T.C. Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu, Azınlık basın mensuplarıyla video konferansla görüştü

    T.C. Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu, Azınlık basın mensuplarıyla video konferansla görüştü

    T.C. Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu, Azınlık basın mensuplarıyla video konferansla görüştü. 26.06.2020 günü gerçekleşen görüşmeye Gündem gazetesinden Ozan Ahmetoğlu, Rodop Rüzgarı dergisinden İbrahim Baltalı, Millet gazetesinden Ramadan Molla ve Birlik gazetesinden İlhan Tahsin katıldı.

     

    Tedbirler aldık

     

    “Mart ayında Yunanistan’da, Türkiye’de ve diğer ülkelerde tedbirler açıklanmaya başlandı. Bizde bunun üzerine Atina Büyükelçiliğimizle koordine ederek konsolosluk hizmetlerini sınırlandırdık. Sadece acil işlemler için konsolosluk işlemleri yapmaya başladık.” Sözleriyle ilk soruyu yanıtlayan Ömeroğlu, “Onun haricinde soydaşların buraya gelmeden önce randevu alması gibi başka uygulamaları da koyduk. Çalışanlarımızın sağlığı açısından o onların dönüşümlü olarak buraya gelmesini istedik. Bizde keza dönüşümlü olarak çalıştık. Daha ileri yaşta olan çalışanlarımız için de onlara idari izin verdik, bir süre gelmediler. Çünkü onlar risk grubundaydılar. Konsolosluk girişinde dezenfektan, maske ve eldiven gibi uygulamalarımız oluyor. Atina Büyükelçiliğimizin duyurularıyla, ateşiniz ve başka hastalığımız varsa buraya gelişinizi erteleyin gibi uygulamalarımız oldu. Herkesin, hem çalışanlarımızın hem de diğer soydaşlarımızın sağlığı açısından bunlara önem verdik. Bir başka açıdan bakarsak mesela her sene binlerce kişinin katıldığı Ramazan Bayramı etkinliğimiz oluyordu. İnsanlar birbirleriyle bayramlaşıyordu. Bu sene onun sadece 15 kişilik çok küçük bir grupta sınırlandırdık. İnsanlar da grup grup içeri alındılar. Buna benzer tedbirlerin mutlaka mevcut şartlarda 15 Temmuz ve daha sonra Kurban Bayramı'nda da uygulamak zorunda kalabileceğiz. Gidişata göre hareket edeceğiz. Gelişmelere göre gerekirse yeni tedbirler, gerekirse de var olan tedbirleri yumuşatma yönünde adımlar atabiliriz.” ifadelerine yer verdi.

     

    Koronavirüs bilindiği gibi etnik ve din ayırımı yapmamaktadır!

     

    Bazı kişilerin vaka artışlarını Ramazan Bayramı ve cehalet gibi kelimelere bağladığını belirten Ömeroğlu, "Batı Trakya’daki  soydaşlarımızın gerek camilerde ve gerekse de  diğer ortamlarda Yunanistan’ın açıkladığı tedbirleri titizlikle uyguladıklarına bizzat şahit oluyoruz.  Vakalarda artış yaşandığı haberlerine yansımaktadır. Hatta Sonbahar’da ikinci dalga yaşanacağını belirten uzmanlar da var.  Dolayısıyla; maske, mesafe v.d. tedbirlere kesinlikle uymak gerekir ve bu herkes için bir ödevdir. Bundan kaçış olmaması gerekir.

    Diğer taraftan bazı çevreler vakaların artışını Ramazan Bayramı,  cehalet gibi  kelimelerle açıklamaya çalıştıklarını görüyoruz.  Bu yöntemleri uygulayanlara;  21. Yüzyıl’da yaşadığımızı, internet ve sosyal medya çağında yaşadığımızı, gerçekleri kara propagandayla saptıramayacaklarını , kamuoyunu yalanlarla yönlendiremeyeceklerini söylerlerse herkese faydalı olacağını düşünüyorum."  görüşlerini ifade etti ve devamında da şunları söyledi:

    "Soydaş toplumun  salgının başlangıcından bu yana kurallara riayet ettiğini ki örneğin Ramazan ayında  toplu iftar yapılmadı, teravih namazları ve cemaatle namaz da kılınmadı. Bayram namazı ise ülkedeki tüm ibadethanelere getirilen kurallar sonrasında eda edildi. Bu salgını ancak getirilen kurallara ki temizlik, maske v.d. krallara uyarak sonlandırabiliriz.

    Koronavirüs bilindiği gibi etnik ve din ayırımı yapmamaktadır. Farklı oranlarda da olsa bu virüs Brezilya’da ve Endonezya’da da can alıyor. Latin Amerika’da  bayram namazı kılındığı ya da cahil oldukları için ölmüyor insanlar. Aynı şekilde Endonezya’da  ve Güneydoğu  Asya’da can kayıpları Paskalya kutlandı diye insanlar ölmüyor. Bu hususlar bölgemiz içinde geçerli. Açıklanan tedbirlere herkesin uyma yükümlülüğü vardır.”   

     

    Türkiye’de karantina uygulaması sonucunda virüs tehdidi sona erdi ... Türkiye’de test sayısı şimdiye kadar 3 milyonu geçti!

    Türkiye’nin koronavirüsle mücadelesini anlatan Ömeroğlu, “Türkiye’de salgının kontrol altında tutulmasındaki en büyük etkenlerden biri karantina uygulamalarının tavizsiz bir biçimde gayet ciddiyetle hayata geçirilmesi oldu.” Dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Bazı hafta sonları sokağa çıkmaya saklar uygulandı, bazı yerleşim birimleri ayrıca karantina altına alındı. Bu ve benzeri çok ciddi tedbirler uygulandı. Keza yurtdışından dönen vatandaşlarımız kamuya ait çeşitli tesislerde misafir edildi. Bir süre orada karantina kaldılar daha sonra dışarı çıkarken de testler uygulandı. Ama burada sizin de dikkatini çektiği gibi Türkiye’den gelen öğrenciler mesela karantinaya alındı ama Avrupa’dan gelen kişiler karantinaya alınmadan yaşadıkları şehirlere ve köylere ciddi durumlar oldu. Bence bu gelişmenin de bugün karşı karşıya olduğumuz açık tabloda bir yeri olabilir diye düşünüyorum. Türkiye’de karantina uygulaması sonucunda virüs tehdidi sona erdi. Hiçbir yerleşim biriminde de ardı ardına karantinalar uygulanmadı. Tüm dünyada da virüsle mücadelede birinci unsur olarak genelde daha fazla test yapılmasıdır. Türkiye’de test sayısı şimdiye kadar 3 milyonu geçti. Bunu da günümüz dünyasında herkes medyadan ve sitelerinden takip edebiliyor.”

    Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden herkesin yakınlarına başsağlığı ve hasta olanlara acil şifalar diliyorum

     

    Batı Trakya’daki virüs vakalarıyla Türkiye’deki durumun kıyaslanmasını değerlendiren Ömeroğlu, “Burada insanlar kıyaslama yapıyor ve soruyor. Acaba burada süreç iyi yönetilmedi mi. Daha üzücü olanı insanlar geçmişte yaşadıkları muamelelerin dışında aşırı görüşleri ile bilinen bir takım medya organları tarafından ölümcül salgın hastalık bile azınlığa karşı istismar malzemesi haline mi getiriliyor, şeklinde sorgulanmaya başlanıyor.” Görüşlerine yer veren Ömeroğlu şöyle devam etti: “Tabi bu şekilde hedef gösterilmek sadece bir bölgeyi değil belki de bütün bir ili etkileyebiliyor. Onun üzerine çeşitli sivil toplum kuruluşlarının başkanları veya kanaat önderleri, siyasetçilerin duruma isyan ettiklerini ve salgının durdurulması amacına da hiçbir şekilde hizmet etmeyen bu kampanyadan turizm gibi başka sektörlerin de zarar gördüğünü, söylediklerini gündeme getirdiklerini hepiniz biliyorsunuz. Ben buradan bu vesileyle koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden herkesin yakınlarına başsağlığı diliyorum ve hasta olanlara acil şifalar diliyorum.”

    Türkiye, 2020 yılında, 20 ülkede, sağlık koordinasyon ofisleri, tanı merkezleri açılması hedefliyor!

    Türkiye, 20 Mayıs 2020 itibariyle aralarında Yunanistan’ın da bulunduğu 31 ülkeden hasta kabulüne başlamış bulunmaktadır!

    Türkiye’de son yıllarda sağlık yatırımlarında da değinen Ömeroğlu, son yıllarda Türkiye’de  çok ciddi sağlık yatırımları yapıldığını belirtti ve şöyle devam etti:  “ Bundan 6 yıl öncesine kadar on binlerle ifade edilen yabancı hasta Türkiye’ye getirildi. Fakat bu alanda hedefimiz artık milyonlu sayılara ulaşmak. Bu hedefe ulaşmak için de Sağlık Bakanlığı bünyesinde Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi kuruldu. Bu kuruluş, sağlık turizmin de önemli bir rol üstlenecek. Bu bağlamda mesela 2020 yılında 20 ülkede sağlık koordinasyon ofisleri tanı merkezleri açılması hedefleniyor. Türkiye uluslararası sağlık turizm kapsamında 20 Mayıs 2020 itibariyle aralarında Yunanistan’ın da bulunduğu 31 ülkeden hasta kabulüne başlamış bulunmaktadır. Koronavirüs bazı ülkelerdeki sağlık sistemlerinde ciddi zaafiyetleri ortaya çıkardı. Türkiye ise kararlılıkla sürdürdüğü mücadelesine devam ediyor. Bu süreçte birçok yeni hastane tamamlandı ve vatandaşımızın hizmetine sunuldu. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla İstanbul’da yapımına başlanan ve 45 gün içerisinde tamamlanan 2 tane hastane var. Bunlar özellikle Sağlık Turizmde ileride önemli rol oynayacağını düşünüyorum. Türkiye Kovid-19 konusunda göstermiş olduğu mücadele ve performansla uluslararası yabancı medya kuruluşlarınca ve dünya kamuoyunca da takdir edildi. Mesela bu çalışmalarımız sırasında yurt dışında bulunan vatandaşlarımız ülkemize getirildi. Türkiye’deki yabancıların ülkelerine dönmeleri konusunda kolaylık sağlandı. Türkiye Cibuti’de bulunan vatandaşlarını almaya gittiğinde orada bulunan Yunanlı denizcileri de aldı ve Türkiye’ye getirildi. Daha sonrada İpsala’ya ve oradan da Yunanistan’a giriş yaptılar. Türkiye’den çok sayıda ülke yardım talebinde bulundu. Türkiye 131 ülkeye bu bağlamda taleplerine cevaben yardımda bulundu. Bunlar arasında Amerika’da var, Balkanlardaki ülkeler de var İspanya ile İngiltere’de var. Dolayısıyla Türkiye’nin bu sağlıkla mücadele  ile öne çıktığını ve  yeri neresi diye düşünüyorum.” İfadelerini kullandı.

    Kızım bu okulda birinci sınıfı okudu. .. Yunancayı öğrendi!

     

    Gümülcine İdadiye Azınlık İlkokulunun  elde ettiği son başarı hakkında da görüşlerini belirten Ömeroğlu, “Bu konuda çok objektif bir tavır takınamayabilirim. Çünkü ben de bu okulun bir velisi olarak bu okulun bir parçasıyım. Kızım bu okulda birinci sınıfı okudu. Seneye ikinci sınıfa devam edecek. Kızım o okulda okuma – yazmayı öğrenci. Yunancayı öğrendi. Hatta bazen birlikte gezmeye gittiğimizde ona bazen tercümanlık da yaptırıyoruz. Azınlık okullarında eğitimin kötü olduğunu insanlar konuşabiliyor. Hatta bu konuda haber ve yorumlar da olabiliyor. Ancak somut örnekte de gördüğümüz üzere İdadiye İlkokulu, Yunanistan genelinde bir yarışmada birinci olabiliyor. Böyle bir yarışmaya imza attılar. Daha büyük başarılara da imza atacaklarına inanıyorum. Biz de bunun basın haberinden paylaşmıştık. Azınlık ilkokulu kötüdür algısı var. Bunun doğru olmadığını bu somut örnek net bir şekilde ortaya koyuyor. Peki azınlık okullarının sorunları yok mu? Tabii ki de var. Bunu kimse inkar edemez. Ancak bu sorunların aşılmasında da en önemli görev yine azınlık mensuplarına düşüyor. Çünkü bu okulların encümen heyetleri var, okul aile birlikleri var. Bu tür mekanizmalarda yer alarak sorunların çözümünü sağlamak yine sizlerin elinde.” Düşüncelerini paylaştı.

     

    Volkan Bozkır’ın  BM 25 Genel Kuruluna başkan seçilmesinden gurur duyuyorum

     

    Büyükelçi Volkan’ın BM 75. Genel Kurul Başkanlığına seçilmesi konusunda da görüşlerini açıklayan Ömeroğlu, “Bu önemli bir başarı gerçekten. Sayın Bozkır aynı zamanda bir meslek büyüğümüz, eski bir büyükelçimiz. Aynı zamanda eski AB bakanımız. Sayın Cumhurbaşkanımızın desteğiyle BM Genel Kurul Başkanlığına aday gösterildi.” Dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu olay, Türkiye’nin uluslararası düzeyde elde ettiği başarılara bir yenisini ekledi. Bu çerçevede BM’nin en önemli karar organının başkanlığını bir Türk yapacak. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir diplomatı ve bir vatandaşı olarak bu gelişmeden ben de gurur duyduğumu vurgulamak isterim. Sayın Bozkır’ın başkanlığı döneminde özellikle temas edeceğini açıkladığı konular arasında; çok taraflı insani gündem, cinsiyet eşitliği ve kadınların konumunun güçlendirilmesi gibi hususların, dünyanın bugün içinden geçtiği bu dönemde son derece değerli olduğunu düşünüyorum.””

    Kutsal mekanlar medeni gelişmişlik seviyesinin göstergesidir

     

    Başkonsolos Ömeroğlu, Yunanistan’da Müslümanların kutsal mekânlarına ve Osmanlı eserlerine zaman zaman gerçekleştirilen saldırılarla  ilgili bir soruya da şu yanıtı verdi: “Kutsal mekanlar medeni gelişmişlik seviyesinin göstergesidir. Bölgemizdeki mekanlar da, çeşitli kültürlerin bir arada yaşamasına imkan veren manevi kültürel zenginliklerdir. Ancak son zamanlarda bu kutsal mekanlara yönelik kışkırtıcı ve provakatif eylemlere şahit oluyoruz. İskeçe’de saldırılar oldu. Dedeağaç’taki Osmanlı mezarlığına saldırı oldu. Bazı azınlık okullarının kapılarına sloganlar da yazıldı. Ancak bu eylemlerin failleri meçhul kaldı. Oysa bu tür saldırılardan sonra en önemli husus, benzer eylemlerin önüne geçebilmek için saldırganların adalet önüne çıkarılmasıdır. İnsan haklarına saygılı demokratik bir devlette zaten bunun aksi düşünülemez. Nitekim Türkiye’de bir kiliseye böyle bir saldırı oldu ve yirmi dört saat içinde yakalandı. Dolayısıyla aynı hassasiyeti bütün ülkelerin göstermesi gerekir.”

    ©2017 Burasi Batı Trakya. Tüm Hakları Saklıdır.

    Please publish modules in offcanvas position.