Gazeteci Özcan Aliosman, Batı Trakya Türklerinin lideri Sadık Ahmet'in ölümünün 25. yıldönümü nedeniyle, 27 Temmuz 1995 tarihinde yaşadığı bazı olayları kaleme aldı.
Aliosman hali hazırdaki Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın o yıllarda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yaptığını ve Sadık Ahmet'in cenazesinin olduğu gün Sadık Ahmet Ailesi'ne Kur'an-ı Kerim gönderdiğini anlattı.
"Sen rahat uyu SADIK abi" başlığı altında kaleme aldığı gazeteci Özcan Aliosman'ın yazısı şöyle:
Sen rahat uyu SADIK abi…
Dostluk Eşitlik Barış Partisinin kurucusu ve Batı Trakya Türklerinin unutulmaz lideri Dr. Sadık Ahmet her yıl olduğu gibi bu yıl da ölümünün 25. yıldönümünde törenlerle mezarı başında anılacak. Sadık Ahmet, Batı Trakya Türklerinin; tarih boyunca unutmayacağı, unutturmayacağı ve sonsuza kadar anacağı bir lider ve kahraman.
25 yıl önce o günleri her yıl Temmuz ayında anımsıyorum. 24 Temmuz 1995 günlerden Pazartesi’ydi. Sıcak yaz akşamlarından bir geceydi. Köydeki kahvehanemizde oturuyorduk. Kahvenin telefonu çaldı ve açtığımda karşı taraftan o acı haberi öğrenmiş oldum. Televizyon da kısa bir aradan sonra TRT kanalı Sadık Ahmet’in geçirmiş olduğu trafik kazasında yaşamını yitirdiğini duyurdu. Bu acı haber o anda kahvede oturanların yüreğine adeta bir ateş gibi düştü. ‘Acı haber tez duyulur derler’ Sadık’ın ölüm haberi tüm İslam coğrafyasına dalga dalga yayıldı. Zira bunu 27 Temmuz Perşembe günü Sadık Ahmet’in cenaze törenine katılan katılımcılardan anlamak o kadar da zor değildi.
Cenazesi doğduğu köy Küçük Sirkeli’de mi yoksa başka bir yerde mi olsun sorularına yanıt aranırken, ailesi tarafından Gümülcine’de olmasına karar verildi. 27 Temmuz Perşembe günü Batı Trakya Türkleri, unutulmaz önderini son yolculuğuna uğurlamak üzere Gümülcine’ye akın etmişti. Onbinlerin katıldığı cenaze törenine başta anavatan Türkiye’den olmak üzere, tüm İslam coğrafyasından ve Balkanlardan kendisini tanıyan, dostları, yakınları herkes katılmıştı.
Ben de o yıl üniversite sınavlarını yeni kazanmış ve yaz tatilindeydim. Bu acılı günde ailemle birlikte Sadık Ahmet’i son yolculuğuna uğurlamak üzere hepimiz Gümülcine’deki evindeydik. Cenazenin defin işlemleri için son aşamaya gelinmişti. Nihayetinde cenaze hazırlanmış evinde son yolcululuğuna uğurlanmak üzere bekliyordu. Onu sevenleri, dostları, büyükler, küçükler son kez yüzüne bakıp veda ediyordu. Ben de son kez abimin (Sadık) yüzüne bakarak ona veda ettim. Artık cenaze hazır ve Gümülcine’deki Kahveci mezarlığına defnedilmek üzere yakınları tarafından evden omuzlara alınarak çıkarıldı. Göz yaşları sel olmuş adeta çeşmeden akan bir su gibi herkes ağlıyor, gözyaşı döküyordu. Ben de tam o sırada evden çıkmak üzereyken ailesi tarafından evde bir kişinin kalması gerektiğini söyleyerek benim kalmamı istediler.
Artık cenaze evden çıkmış herkes mezarlığa doğru yürümeye başlamıştı. Ben de evde bir ihtiyaç halinde yardım etmek üzere, ardından Kur’an-ı Kerim okuyan bayanlarla birlikte kalmıştım. O sırada evin içinde başka bir odada insanların cenazeden dönmelerini beklemeye koyuldum. Diğer odadan Kur’an’ı Kerim okuma seslerinin geldiği sırada kapının zili çaldı. Kapıyı açmaya gittiğimde karşımda tanımadığım bir kişi selam vererek ve taziyelerini bildirerek bana elindeki kutuyu almamı istedi. Bu kutunun nereden olduğumu sorduğumda ise Türkiye’den dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gönderdiğini ve içinde bulunan Kur’an-ı Kerim’leri almamı istediğini söyledi. Kutuyu alıp kendilerini içeri buyur etsem de kabul etmeyerek oradan ayrıldı. Evet Recep Tayyip Erdoğan, şu anda Türkiye Cumhurbaşkanı olarak görev yapıyor. Bundan tam 25 yıl önce bile şu anda hali hazırdaki bir ülke Cumhurbaşkanı tarafından unutulmamıştı. Batı Trakya Türkleri olarak bizler de kendisini bir kez daha unutmuyor ve ruhunu şad ediyoruz.
Sözlerimi tüm dünyada ırkçılıkla ettiği mücadeleyle tanınan ve Güney Afrika’nın ilk siyahi cumhurbaşkanı olan Nelson Mandela’nın şu güzel sözleriyle tamamlamak istiyorum; “Arkadan önderlik edin. Bırakın diğerleri önde olduklarını sansınlar.”