Gümülcine Devlet Hastanesi doktorlarından Kulak-Burun- Boğaz Uzmanı Mehmet Eminoğlu, son günlerde ülkemizi ve dünyayı sarsan koronavirüs pandemisi ile ilgili sorularımızı yanıtladı.
Eminoğlu, “Bu yangından sadece aşıyla kurtulabiliriz. Herkes aşı yaptırmalı ” sözleri dikkat çekti.
Röportajın ayrıntılarını aşağıda okuyabilirsiniz.
Aşı geliştirme çabaları ne aşamada?
Sorunuza yanıt vermezden önce hastalık ile mücadelede hangi noktada olduğumuzu kısaca belirtmek isterim.
Hepimizin bildiği gibi hastalık 2019 yılının sonlarına doğru ortaya çıktı. Dünya Sağlık Örgütü Mart 2020 de koronavirüs salgınını bir pandemi olarak ilan etti, durumun bir uluslararası kamu sağlığı acil durumu olduğunu açıkladı.
Hastalığın ortaya çıktığı günden bugüne geldiğimizde alınan bütün tedbirlere rağmen dünya genelinde sayısı 70 milyon vaka (Bunların 30 milyonu ABD de, 21 milyonu Avrupa’da ,17 milyonu Asya’da, 2.5 milyonu Afrika’da) bunlara her gün 500 bin yeni vaka eklenmektedir. Vefat sayısı ise 1,6 milyona ulaşmış durumdadır. Salgın başlangıcına göre (1 yıl önce) daha şiddetli seyrediyor, daha önce 1- 2 ayda ulaşılan vaka sayısına 1-2 günde ulaşılıyor ne yazık ki.
Ülkemiz Yunanistan'da da vaka sayısı 125 bini aştı, vefat sayısı da 4 bine yaklaşarak en üst düzeyde seyir ediyor.
Yoğun bakım, yatak doluluk oranı yüzde 82'nin üzerinde, sağlık sistemimiz büyük bir baskı altındadır. Oysa nisan ayında ülkemiz Yunanistan çapında 500, Rodop ilinde 5-6 vaka vardı.
Bu yıl 4 Mayıs günü “Evde kal” sloganı kalktığı gün ülkemizde 982 aktif vaka varken bugün itibariyle 12.000 aktif vaka vardır. Sadece 7 ay sonra yoğun bakımda entübe edilmiş hasta sayısı 35 iken şimdi 583 oldu. Günlük 2 vefat varken bugün bu rakam 102 kişiye ulaştı. Rodop ilimize gelince vaka sayısı bugün itibariyle 1.850 kişi üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Ekim 400, Kasım 1000 ve Aralık 450 vaka olmak üzere bulunduğumuz ayın ilk 16 günü içinde 410 vaka tescil edildi. 30 hasta (ağır olmayan vakalar) bizim hastanemizde tedavi ediliyor.
Bu tablo alınan sıkı tedbirler sunucu düşüş eğilimine geçmiştir.
KORUYUCU AŞI ÜRETMEK AMACI İLE BÜYÜK BİR YARIŞ İÇİNE GİRDİLER
Salgının bu korkunç tablosu karşısında yakın insanlık tarihinde ilk defa toplum sağlığı bu kadar büyük bir risk altında, sağlık sistemleri neredeyse çökme noktasına geldi. Bunların hepsini dikkate alarak ilaç firmaları, şirketler, ülkeler, bilim insanları ve tıp otoriteleri arasında bir taraftan hastalığı tedavi etmek için ilaç üretimi, diğer taraftan ise hastalıktan koruyucu aşı üretmek amacı ile büyük bir yarış içine girdiler. Ağır hastalarda ilaç tedavilerinden bugüne kadar epey bir mesafe kat edilse bile tıbbi otoritelerini tatmin edecek düzeyde olmadığından gözler aşı üretimine çevrildi.
Neyse ki aşı üretimlerinden art arda sevindirici haberler geldi, geliyor ve dünya çapında aşı seferberliği ilan edildi. Şunu da belirtmekte yarar vardır, bir aşının üretilmesi için normal koşullarda 10 ile 15 yıl gibi bir süreye ihtiyaç vardır. Ancak geçen yıllarda SARS ve MERS hastalığına karşı geliştirilen bazı aşılardan da yola çıkıp istifade edilerek, tıp otoriteleri her şeyi unutup virüsle mücadele ve aşı üretimine odaklandılar. Böylece COVIT-19 aşılarında 1 yıl gibi kısa bir zamanda çok büyük bir yol katedildi. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre aşı çalışmalarında son durum şöyle
Faz 01 38 ,
Faz 02 14,
Faz 03 11,
Kismen onaylı 5,
onaylı 1.
Bir aşı adayı binlerce deneğin katıldığı 3. Ve son aşama klinik denemelerini geçerek izin aldı. Bilindiği üzere Alman - Amerikan Bio NTech / pfizer aşısı İngiltere, en son aldığımız habere göre MODERNA ve Pfizer aşısı da ABD de acil kullanım onayını almıştır. AB den de yakın tarihte onay alması beklenmektedir.
BİR AŞININ YÜZDE 70 ÜZERİ BAŞARISI VARSA O AŞI BAŞARILI SAYILIR
Pfizer çalışmalarına göre klinik çalışmalarda kişilerin yarısı 55 yaşın üzerinde, 45.000 kişi de 65 yaş üzeri, 1.000 kişi ise 75 yaş üzeri, vakaların en az yarısında bir müzmin hastalık var olduğu kayıt edildi (Kalp hastalığı, şeker veya kanser). Sonuç olarak başarı oranının %95 olarak ortaya çıktı, (genç ve yaşlı insanlarda) bu sonuçlar beklentilerin çok üzerindedir.
Bir aşının yüzde 70 üzeri başarısı varsa o aşı başarılı sayılır. Diğer son aşamada bulunan aşılardan da iyi haberler geliyor.
Kaç çeşit aşı vardır?
Belki de yeni teknoloji aşıları ortaya çıkmasaydı böyle bir soru aklımıza bile gelmezdi. Ancak Yeni teknoloji aşıları veya genetik aşılar, insan üzerinde ilk defa denendiği için, elbette ki bazı sorular akla gelebilir, dolayısı ile aşıları iki büyük gruba ayırabiliriz . Çin'de üretilen aşı veya klasik dediğimiz aşının dışında diğer üretilen aşıların çoğu yanılmıyor isem, yeni teknoloji ile üretilmiş aşılardır. Bu büyük grubu da iki küçük gruba ayırabiliriz. Birinde virüsün genetik materyali doğrudan (Çok küçük bir miktarda ) insana veriliyor, diğerinde ise zararlı olmayan bir Corona virüsün içine genetik materyal yüklenerek (vekil virüs) bunun üzerinden insan vücuduna yerleştiriliyor.
Üretilen bütün aşıların tek bir amacı vardır. O da covid-19 virüsüne karşı insan vücudunun savunma mekanizmasını harekete geçirmek ve hücrelerinin hafızasına bu virüsü tanımayı ve onunla mücadeleyi yerleştirmektir. Böylece vücudumuz virüsün kendisi ile karşılaşmadan ona karşı bağışıklık sağlayabilecek enzimleri ve antikorları geliştirmeyi hedefliyor. virüsün kendisi ile karşılaştığında ise onu bu mekanizma sayesinde bertaraf ediyor.
Bu yarışta Pfizer koronavirüsü aşısının öncüsü Moderna arkasından ikinci sırada yer almaktadır. Rusya ve Çin vatandaşlarını ileri seviye denemelerini halen suren farklı aşılarla aylardır aşılıyor.
Son aşamaya ulaşmış kullanılmaya yakın aşılar.
- BioNtech/phizer
Almanya/ABD üretim teknolojisi RNA tabanlı, etkinliği %95, saklama -70+ 4 derece bir hafta, uygulama, 28 gün ara ile iki doz.
- Moderna
ABD üretim teknolojisi, viral-vector, etkinligi %92, saklama -20 derece, uygulama 28 gün ara ile iki doz.
- Oxford/Astra /Zeneca
İngiltere –İsveç, üretim teknolojisi viral vector, etkinliği %92, saklama +4 derece, uygulama 21 gün ara ile iki doz.
- Sputnik
Rusya üretim teknolojisi, viral vector, etkinliği %92, saklama +4 derecede, uygulama 21 gün ara ile iki doz.
- Sinovac & Coronavac
Çin üretim teknolojisi, geleneksel, etkinligi %97, saklama -20 derece, uygulama 14 gün ara ile iki doz.
YENİ TEKNOLOJİ AŞILARI
- m RNA temelli aşı
3. jenerasyon aşı teknolojisini kullanarak virüsün m RNA sını (bir kısmını) kas yolu ile verilerek bu m RNA hücrelere gidiyor, hücrelerde virüsün proteinine dönüştürüyor. İnsan vücudu sadece covid-19 da bulunan bir protein üretiyor, insan vücudu bu proteinin burada bulunmaması gerektiğini ve buna karşı cevap vererek virüse karşı antikor üretiliyor. Bu proteinler sayesinde bağışıklık hücreleri bunları tanıyor ve antikor üretiyor.
2. Viral vector tabanlı aşı
Zayıflatılmış kendini çoğaltamayan bir virüsü kullanarak virüsün taşıdığı genetik materyalin bir kısmını bu zayıflatılmış virüs içine yerleştiriyor ve vücuda enjekte ediliyor. İnsan vücudu buna karşı cevap vererek antikor üretiyor.
GELENEKSEL AŞILAR
Sınovac enfeksiyona sebep olan virüsler zayıflatılarak veya etkisiz hale getirilerek (inaktif) jenetik materyali çıkartılmış (çoğalamayan) etkisiz hale getirilerek vücuda enjekte ediliyor.
Çin ve Alman aşısının farkları nedir, hangisi daha güvenilir?
Önceden de belirttiğimiz gibi bu iki aşı arasında bazı farklılıklar vardır. Üretim teknolojisine bakarsak Çin aşısı geleneksel bir aşıdır, aşı formülüne virüsün zayıflatılmış veya etkisiz hale getirilmiş hali vücuda enjekte ediliyor .Tıp tarihinde en iyi bilinen bir yöntem.
Alman aşısı ise m RNA tabanlı yeni teknoloji kullanılarak üretilen bir aşı formülüne virüsün tamamı yerine (küçük bir çıkıntısını) genetik bilgileri taşıyan RNA zincirinden kritik bir kısmı vücuda enjekte ediliyor. Virüsün kendisi vücuda girmiyor.
Aşı üretim kaynağına bakarsak, Çin aşısı tavuk yumurtası vasıtası ile çoğaltılan inaktif virüs enjekte ediliyor.
Alman aşısında ise kişinin koluna enjekte edilince virus proteinlerini imal etmeye başlıyor. Saklama koşullarına gelince Çin aşısı 2 ile 8 derece 3 yıl saklanabiliyor. Alman aşısı ise -70c4 bir hafta. Uygulama şekli: Alman aşısı 28 gün ara ile iki doz, Çin aşısı 14 gün ara ile iki doz, olarak veriliyor.
Alman aşısının en büyük handikapı saklama koşulları eksi 70 derecede olması ve çıkarılınca dört beş gün içinde tüketilmesi gerekmektedir. Bunlar özel soğutucu kutularda saklanacak, ayrı bir altyapı oluşturmak gerekiyor en büyük avantajı ise kolay ve hızlı üretilmesi ve virüsün insan vücuduna girmemesidir.
AŞI KONULARINDA ÜRETİM TEKNOLOJİ YÖNTEMİNDEN DAHA ZİYADE ÖNEMLİ OLAN AŞILARIN GÜVENLİLİĞİ
Çin aşısı daha zor üretiliyor, bağışıklığı düşük olan insanlara kolayca verilemiyor. Alman aşısında dışarıdan verilen RNA 72 saat içinde vücut tarafından telafi ediliyor ve bu grup kişilerde kullanılabiliyor.
Alman aşısında antikorlar daha uzun bir zaman vücutta duruyor diye söyleniyor. Sonuçta aşı konularında üretim teknoloji yönteminden daha ziyade önemli olan aşıların güvenliliği (yan etkilerini minimum olması )ve etkinliği (ne kadar bağışıklık kazadırıyor ve ne kadar zaman için) konuları tartışılmalı.
AŞILARIN % 95 ÜZERİNDE ETKİLİ OLDUĞU ANLAŞILIYOR
Çin aşısı deyince Sinovak firması kastediliyor ve aşılarda çok iyi bilinen bir firma olduğu kanıtlanmıştır. Ayrıca yeni teknoloji aşıları yeni, Fakat çok iyi bilinen bir teknoloji kullanılıyor. Önceden influenza , zika ve kuduz gibi hastalıklarda hayvanlarda uzun yıllar çok iyi denenmiş bir teknoloji ile üretiliyor. Her ikisi de ileri aşama denemelerinin nihai sonuçlarına göre aşıların % 95 üzerinde etkili olduğu anlaşılıyor. Sonuçta vatandaşın pek de o veya bu aşıyı tercihi olmayacaktır. Hangi aşı ülkeye ithal edilirse onu yapmak zorunda kalacak.
Alınan sonuçlar aşılar arasında farklılıklar olsa bile, aşı konularını yakından takip eden bilim insanları yeni teknoloji ve klasik bildiğimiz aşılar son derece güvenli. Tahminlerinin üzerinde iyi sonuçlar elde edildiği ve hepsi de yan etkisi minimum olan aşılardır.
Tabii ki Çin aşısı, bildiğimiz geleneksel teknoloji ile üretildiği için insanlara daha alışılmış gibi görünüyor.
Yeni teknoloji aşılarının insan DNA'sına zarar verir mi? konusuna gelince kesinlikle insan hücresinin içine girmemektedir. Sadece sitoplazmaya yani hücrenin dışına kadar gelebiliyor ve ayrıca Çin aşısı daha kolay muhafaza ediliyor, ancak yeni teknoloji aşıların hücrenin hafızasında daha uzun bir zaman kalabilecek gibi görünüyor. Alman aşısı yaşlı kişiler ve bir hastalığı da olan kişiler üzerinde daha çok denenmiş. Çin aşısı ise daha ziyade gençlerde, asker ve öğrencilerde denenmiş gibi görünüyor. Uzun yıllardır grip ve zatürre aşılarını yaptıranlar nasıl ki aşı hakkında fazla araştırma yapmıyorlar ise, bilim otoriteleri ve aşı uzmanları onay veriyorlarsa vatandaşların bunlara güven duyması gerekir diye düşünüyorum .
Yeni aşılar bizleri ne kadar koruyacak?
Elimizde kesin bir bilgi olmamasına rağmen en az 6 ile 8 ay kadar koruyucu etkinliği olacak, ancak virüsün yeni bir mutasyona uğraması halinde aşıların da ona göre değişiklik yapması gerekiyor. Hasta olmaktan koruyacak ancak aşılanan kişiye virüs bulaşırsa diğer kişilere bulaştırma ihtimali az da olsa var, onun için diğer kişilerin de aşılanması lâzım. Virüsün yoğun bir şekilde çoğaldığı burun ve ağız boşluğu (farinks) bölgesinde aşılanmış kişilerde bile az da olsa çoğalma ihtimalinin var olduğu söylenmektedir. Bunun nedeni de aşının burun yolu ile sprey şeklinde veya ağızdan alınmamasıdır. Ancak virüsün en fazla zarar verdiği ve ölümlere en fazla sebep olan akciğerleri çok iyi bir şekilde koruduğu söylenmektedir. Önceden de dediğimiz gibi bu oran %95 gibi yüksek rakamlara ulaşıyor. Bu da çok güven verici bir olaydır.
AŞILARIN İNSAN VÜCUDUNA DA YAN ETKİLERİ VAR MI?
Bir gerçek var ki, ilaç ve tedavi amaçlı kullanılan ve alınan her materyalin etkisi olduğu gibi yan etkisi de vardır. Ancak bunun minimum seviyeye indirmek çok önemlidir. Yeni teknoloji ile üretilen aşıların çok güvenli olduğu söylenmektedir. Çok ciddi yan etkileri tescil edilmemiştir. En fazla şikayetler aşı yerinde ağrı, kolda uyuşukluk, hafif ateş, halsizlik, eklem ve kas ağrıları görülmüş olsa bile bir veya iki günde kendiliğinden geçmektedir, diğer bildiğimiz aşıların bazılarında da olduğu gibi. Alerjik bünyelere, hamile kadınlara emziren annelere ve 16 yaştan küçük olan çocuklara zaten bu aşamada aşı yapılmayacaktır. En fazla korkulan alerjik bünyeli insanlarda oluşan alerjik reaksiyonu bu da birkaç saat içinde tedavi edilen bir durumdur. Yüz siniri felci veya daha başka sinir sisteminde görülen yan etkiler aşılardan kaynaklanmadığı ortaya çıkmıştır.
Antikorların gelişmediği %5 gibi bir oranda ise (Antikorların oluşmadığı) bu küçük grupta da hastalığın ağır bir şekilde seyretmesini õnlemiş olduğu ortaya çıkmıştır.
Aşı karışıklığı hakkında ne düşünüyorsunuz ?
ÇOK FAZLA BİLGİ KİRLİLİĞİ VAR
Evet gerçekten insanlar arasında bu aşı konusu kafa karışıklığı yaratmıştır. Nedeni de aşıların bu kadar kısa zamanda ortaya çıkması ve değişik aşıların üretilmesi, özellikle yeni teknoloji aşıların da ortaya çıkması elbette ki bir tedirginlik yaratıyor. Bunlar zamanla aşılacak diye düşünüyorum.
Bir bilgi kirliliği sanal alemde yaratılıyor çok fazla bilgi kirliliği var ve tartışma başlıkları yaratılıyor. DNA’ mızı değiştirecek, kısırlık yaratacak, kanser yapacak, insanlara mikroçip takılacak, v.b. Şunu belirtmekte de yarar vardır ki enjekte edilen materyalin kimyasal bir molekül olduğu için vücut bunu 72 saat içinde bertaraf ediyor. Ayrıca hiç birinin insan hücresi içine kadar (çekirdeğine) yaklaşamıyor. Böylece insan vücudu bunu çok kısa bir zamanda 72 saat gibi bir sürede bertaraf ediyor. Uzun yıllar önce çiçek aşısı ilk çıktığında da bu aşıyı yaptıran kişi ineğe dönüşecektir, diye söylentiler dolaşıyordu. Böyle bir şeyin hiçbir zaman görülmediği da kanıtlandı.
DOKTORLAR, DİN ADAMLARI, ÖĞRETMENLER, PSİKOLOGLAR GİBİ YÜKSEK TAHSİL GÖRMÜŞ İNSANLAR, HALKA AŞI KONUSUNDA DEVAMLI OLARAK DOĞRU BİLGİLERİ AKTARMALI
Aşı uygulanması İngiltere'de başlamış durumda. Elbette ki bize ulaşacak bir sürü aşıların piyasada bulunmasından ise kimse korkmamalıdır, veya her yıl grip pnevmonokok (zatürre) aşıları nasıl yapılıyor ve bunların nasıl üretildiği konusu insanları meşgul etmiyor da bu yeni aşı ediyor?
Hele hele bilimsel otoriteler onayladı ise insanların buna rıza göstermesi lazımdır.
Her yıl 3 milyon insanın ölmekten koruyan, bundan önce kullanılan 21 aşı türü sayesinde oluyor. Elbette ki vatandaşın kaygılarını gidermek için biz doktorlar, din adamları, öğretmenler, psikologlar gibi yüksek tahsil görmüş insanlar, halka aşı konusunda devamlı olarak doğru bilgileri aktararak, onları daha kolay bir şekilde aşıya rağbet göstermeleri için konuşmalar, açıklamalar yapmalıyız. Belki de bu söyleşimizin en önemli tarafı da bu olacaktır. Zira aşılanma zorunluluğu olmadığı için birçok insan aşıya belki de rağbet göstermeyecektir. Bu da virüsün ortadan kaldırılmasına asla yardımcı olmayacaktır.
Aşının virüsü durdurma yüzdesi ne kadardır?
BİR AŞININ BAŞARILI OLMASI YÜZDE 70 ÜZERİNDE BULUNMASI DEMEKTİR
Biraz önce de dediğimiz gibi aşıların etkinlik oranı yüzde 79 ile Astra Zeneka Rus aşısı Sinovak %97 olarak bildiriliyor, diğer aşı adayları da aşağı yukarı aynı oranlar üzerinde duruyorlar.
Ancak kalan küçük bir kısım %5 gibi bir oranda aşı tesirini göstermese bile aşılanan kişiyi ağır hasta olmaktan koruyacak deniliyor.
Bu da beklentilerin çok çok üzerinde sayılır. Bir aşının başarılı olması yüzde 70 üzerinde bulunması demektir.
Sizce herkes aşı yaptırmalı mı ?
TOPLUMUN EN AZ %70’Şİ AŞILANIRSA SADECE O ZAMAN HASTALIK ORTADAN KALKMIŞ OLACAKTIR
Evet herkes yaptırmalı diye düşünüyorum. Toplumun en az %70i aşılanırsa sadece o zaman hastalık ortadan kalkmış olacaktır, yani toplumsal bağışıklık sadece o zaman kazanılabilir . Unutmamak lazımdır ki bir sürü bulaşıcı hastalıkların önüne ancak aşılar sayesinde geçilmiştir.
1919 yılında İspanyol gribi pandemisi dışında yakın Tıp tarihinde böyle büyük bir pandemi yaşanmamıştır .Son yaşadığımız pandemiler daha küçük çaplarda seyretmiştir. Hatırlanacağı üzere SARS ve MERS (10 yıl önce ) bir pandeminin yaşanmasına sebep olmuş. Ayrıca 2017 yılında kuş gribi de ortaya çıkmış, bunlarda fazla ölüm vakaları görülmemiştir, kısa bir zamanda kontrol altına girdiler. Dolayısı ile covid 19 gibi bir şok asla yaşanmamıştır. 2021 yılında 3.dalgayı yaşamamak için Toplumun en az%70 in aşı olması gerekir. Ayrıca ülkemiz Yunanistan'da günlük vakaların 300'den aşağıya inmesi ve yoğun bakımda entübe olan insan hastaların %50’nin aşağıya çekilmesi için aşılanmak vazgeçilmez bir çara olacaktır, diye düşünüyorum.
BİR PANDEMİ DÖNEMİNDE HERKES AŞILANMALIDIR
Bir pandemi döneminde herkes aşılanmalıdır. yoksa bu ateşin önüne geçilmezse, bu aşı olayına rağbet gösterilmezse, kendi kararlarına bırakılmadan zorunlu hale getirilebilir; özellikle yüksek risk taşıyan guruplarda.
Ayrıca önümüzdeki yıllarda belki de tekrar aşı konusu gündeme gelebilir.
Aşının vereceği yan etkilerinden daha çok hastalığın kendisinden korkmak gerekmektedir Şu an için 2020 yılı için 20 milyar aşı üretilmesi öngörülüyor, 12 milyarı zaten çok da öncelerden sipariş edilmiş, piyasalara da şu an için sade 8 milyar doz aşı bulunmaktadır ki bu da 4 milyar kişinin aşılanabilir anlamına gelir.
Birçok fakir ülke insanının aşıya ulaşmakta zorluk çekecek diye düşünüyorum. Ayrıca bir evde bir kişinin yapması yetmiyor, ailenin çoğu fertlerinin yapması durumunda o ailede başarıdan söz edebiliriz, söylemekte yarar vardır. Aşı yaptıran kişi sadece kendisini korur ve ileride seyahat rahatlıkla yapabilecektir. Şu an için dünya nüfusunun sade %15'i olan zengin ülkeler aşıya rahatlıkla ulaşacak, yüzde 85'i de uzun zaman sonra aşıya kavuşacaktır.
Nerde ise dünya nüfusunun 4 te 1’ ri aşıya ancak 2023 yılında ulaşabilecektir .
Aşı herkese ulaşacak mı nasıl bir organizasyon yapılacak?
Önümüzdeki hafta içinde, bu ayın 29'nda Avrupa İlaç Dairesi (EMA) son değerlendirmesini yapacak ve hangi aşının kullanılacağını da bize açıklayacaktır.
Her şeyden önce şunu söylemek lazımdır ki AB ülkelerinde hiçbir aşı henüz onay almamıştır. Tüm AB ülkelerinde de aşı uygulamasına aynı anda başlanılacaktır .
Yapılacak aşılar iki doz olduğuna göre, ülkemizdeki nüfusun %70'nin aşılanması hedefleniyor. Aşı 2 dozdan yapılacağı için 7 ile 8 ay gibi bir süreye ihtiyaç duyulacaktır. Ülkemizde 14 milyon adet aşıya ihtiyaç duyulacaktır. Her ay bir milyon insan aşılanacak, bu da demek oluyor ki her ay 2 milyon doz kullanılacaktır. Ülke genelinde 1.088 aşılama merkezi kurulacak, vatandaş emvolio.gov .gr adresine başvuracak, eczaneler veya KEP ler aracılığı ile randevu kapatılacaktır. Belkide vatandaşın kendisine aşıyı kabul edip etmediği SMS yolu ile sorulacaktır. Aşıdan önce vatandaş bir form dolduracak, kendisine sorular sorularak önceden yaptığı aşılara karşı alerjisi olup olmadığı, ilaçlara veya da yemeklere alerjisi olup olmadığı sorulacaktır. Corona hastalığı geçirip geçirmediği sorulacak, kan sıvılaştırıcı ilaçlar alıp alınmadığı da sorulacaktır.
ülkemiz Yunanistan'a gelecek günlerde 300.000 ile 500.000 arası bir miktar aşı gelmesi beklenmektedir. İlk etapta sağlık çalışanları ve yüksek risk grupları ile aşı uygulamasına geçilecek
Pandemi ne zaman sona erer, güzel günler ne kadar yakın?
Bu konu bizim kendimiz, ülkemiz komşu ülkelerin, hatta bütün dünya vatandaşlarının da takınacağı tavıra da bağlı bir konudur.
AŞI ÇIKTI DİYE REHAVETE KAPILMAMAK LAZIMDIR
Birçok ülkelerin ve ülkemiz insanlarının yüzde yetmişi bağışıklık kazandığı halde, buna da ikinci doz aşılamayı yaptıktan bir hafta sonra geçmiş olduğunda erişilecek. Ayrıca ülkemizde vakaların günlük olarak 300'den aşağıya indirilir, entübe hastaların %50'si aşağıya çekilir ise o zaman kendiliğinden Bu hastalık sönmeğe başlayacaktır 2021 yılında üçüncü dalgayı yaşamamak için her şey tamamen aşının zamanında yapılması ile bağlantılı olacaktır. Ancak aşı çıktı diye rehavete kapılmamak lazımdır yine de önlemlerimizi almaya devam edeceğiz
Özetlemek gerekirse bu günler 2021 yılının sonbaharı gibi görünüyor. Tabii ki her şey yolunda giderse, aşı yapılan insanlara virüssüz bir dünyaya rahat geçiş vizesi gibi görülmemeli. Daha uzunca bir zaman dikkatli olacağız, tedbirlerimizi almak zorunda kalacağız. Aşı herkes için kârlı bir işlem olacak, aşıyı yapan herkes kendisini hastalıktan koruyacağı gibi, aynı zamanda da toplumun sağlığını koruyacaktır. Unutmamak lazımdır ki bu aşamada çocuklar hamile kadınlar emziren anneler o veya bu nedenle aşı olmayacaktır veya olmak istemeyen insanlar aramızda dolaşacaktır.
Ayrıca Dünya nüfusunun 4 kişiden biri o veya bu nedenle aşıya ancak 2022 yılının sonuna doğru erişme imkanına kavuşacaktır.
İnancım odur ki bundan önce bulaşıcı hastalıklardan pandemirlerden insanlık nasıl aşılar sayesinde kurtuldu ise, bu yangından da sadece aşı ile kurtulabiliriz.
Dolayısıyla maske mesafe temizlik dedikten sonra bunlara da şimdi aşıyı katıyoruz.
20.12.2020.