DURUM KÖTÜ NİYET VAHİM

    DURUM KÖTÜ NİYET VAHİM

     

    Ülkemiz Dışişleri Bakanı Sayın Dendias’ın T.C. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile görüşmesinden sonra yapılan gergin basın toplantısında söylediği “Yunanistan’daki azınlık Müslüman” sözleri insanlarımız arasında tepkiyle karşılandı.

    Bir insanın kimliği yapay olmayıp, aynı dini inançlarımızda olduğu gibi değiştirilemez ki buna hiç kimsenin de gücü yetmez. Bu isterse anlaşma ve antlaşmalarda olmasın, bir insan kendini ne hissediyorsa odur. Bunun aksini iddia etmek için ter dökmeye hiç gerek yok ve saygı göstermek gerekir. Hatta bunu savunmaya bile gerek yoktur. Eğer bu insanların okullarında hala Türkçe varsa, Türkçe basın yayını varsa; yolda, çarşıda, pazarda, kahvehanede ve her ortamda Türkçe konuşuluyorsa, demek ki bu insanlar Türk’tür. Bunun aksini iddia etmek bilime ve mantığa karşı çıkmak anlamındadır.

    Olaya tersinden bakacak olursak “durum kötü, niyet vahim” özetini çıkarabiliriz. Bu duruma da azınlık ve vatandaşlık haklarından yıllarca mahrum bırakma politikalarının izlenmesini kanıt olarak gösterebiliriz. Ne yazık ki, amacın Türkleri göçe zorlamak olduğu gibi bir kanı insanlarımızın kafasında oluşmaktadır.

    Lozan Antlaşması’nın henüz mürekkebi kurumadan İskeçe’deki Türkler vakıflarda seçim yapılması için yollara döküldüler. Ve, bu gün biz neredeyse 100 yıl sonra bu talebi hala dile getiriyoruz! İstanbul Rumlarının vakıflarında 8 yıl aradan sonra tekrar seçim yapılacağını heyecanla okuduk. Belki bizim ülkemize de örnek olur diye düşündük.

    Müftülüklerimiz de aynı durumda. Geçtiğimiz dönem hükümeti tarafından içleri boşaltıldı ve tamamen bir devlet dairesi haline sokuldu. Tekrar müftü atamaları yapıldı. Azınlık insanının karşı çıkmasını ise kimse dikkate almadı! Oysa İstanbul’da Fener Rum Patriği’ni seçebilmek için başka ülke vatandaşları getirtildi, Türk vatandaşı yapıldılar ve böylelikle patrik seçimi yapılabildi!

    Sayın Dendias, Ayasofya konusunda da eleştiride bulunmuştur. Ancak bir de kendimize bakmamız gerekmez mi?

    Y. Mimar Mehmet Emin Yılmaz’ın “Kiliseye Çevrilen Türk Eserleri” kitabında en çok kiliseye çevrilen Osmanlı eserleri sıralamasında   Macaristan, Bulgaristan ve Yunanistan’ın ilk üç sırada yer aldığını da unutmamak gerekir.

    Osmanlı’dan kalan tarihi eserlerimizin durumu içler acısı. Gümülcine’deki Mahkeme Dairesinin girişine birkaç demir dikerek restorasyon süsü verilmiş ve kendiliğinde yıkılması beklenmektedir.

    Dimetoka’da Amerikan’ın keşfinden önce ve İstanbul’un fethinden önce 1420 yılında inşa edilen Avrupa’nın en büyük camilerinden Çelebi Sultan Mehmet Camii (Beyazıt Camii) geçtiğimiz yıllarda yanarak tüm tarihi özelliğini kaybetmiş ve hala restorasyonun bitirilmesini beklemektedir.

    Yine Gümülcine’de belediye tarafından 1989 yılında yıktırılan Postuboş (Poşpoş) Baba Tekkesine dikilen dört direğin bir türlü yükselmemesi ise çok düşündürücü! Olay bazılarının söylediği gibi kesinlikle ekonomik değildir. Çünkü daha geçtiğimiz günlerde Büyük Derbent – Mega Derio köyünde bir ucube binanın inşa edilmesi sağlandı ve bakan yardımcısı düzeyinde katılımla cem evi olarak hizmete sundu.

    Eğitimimiz ise içler acısı. Yıllardır okullarımıza en kalitesiz öğretmenleri atayarak “Öğretmeme” taktiği ile insanlarımızı cahil bırakan yönetimler, son olarak öğrenci azlığı nedeniyle bir çok okulumuzu kapatma yoluna gitti. Oysa Türkiye’deki Gökçeada’ki 9-10 kişiye Rum ilkokulu, ortaokulu ve lisesi açılmadı mı?

    Bunlar yetmiyormuş gibi, her fırsatta azınlık insanının omuzlarına yeni sorunlar yüklenmeye devam ediliyor. Pandemi sürecinde ilan edilen encümen seçimleri 7. defa ertelendi. Bazı söylentilere göre burada da hedef acaba encümenleri atama yoluyla mı göreve getirmek? Pandemi olduğunu bile bile seçim ilan etmek ve sonra da yaptırtmamak, acaba neyin başlangıcı?

    Örgütlenme özgürlüğüne geldiğimizde ise belki de bırakın AB ülkelerini bir çok geri kalmış ülkeden de çok çok gerilerdeyiz. Düşünün bir kere İskeçe Türk Birliği kurulalı neredeyse 100 yıl olmuş. Siz bu güzide kuruluşu 1980’li yıllarda tabelasında “Türk” ibaresi var diye kapatmışsınız. Sonuçta AİHM açılması yönünde karar vermiş. Kararın üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen hala uygulamıyorsunuz!

    Kısacası yapılan uygulamalar, neresinden tutsanız şapır şapır dökülüyor. Hadi azınlığın en temel haklarını bir kenara bırakalım. Ekonomik alanda da hedef yine azınlığı baskı altında tutarak yaşamına yön verip, belirli kalıplar içerisine sokma stratejileri ne yazık ki devam ediyor. Düşünün bir kere Rodop ilinde yer alan Yassıuyuk – İasio barajının temelini Vaso Papandreou atmıştı. Aradan yıllar geçti ve bir türlü bitirilip bölge çiftçisinin hizmetine sunulamadı!

    Yine Menetler – Skaloma köprüsünün yapımına ise Çanakkale köprüsüyle aynı yıllarda başlandı. Menetler köprüsünde çalışmalar bu şekilde çok ağır giderse, Çanakkale köprüsü daha önce bitecek gibi gözükmektedir!

    Devam edelim. Bir çok Azınlık insanının temel geçim kaynağı tütündür. Tütüncüye son yıllarda darbe üstüne darbe vurulmaktadır. AB her ürüne destek verirken, ne yazık ki tütünü kapsam dışı bırakmıştır. Bu konuda AB’deki organlar içerisinde gerekli mücadele verilmemiştir. Bırakın kapsam dışı bırakmayı doğal afetlerden sonra bile tatmin edici ödemeler yapılmamaktadır. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, pandemi döneminde her kesime destek verilirken ki bunlara Virginia tütün de dahil, azınlık insanının ürettiği Basma tipi tütün destek kapsamı dışında bırakılmıştır. Böylece azınlık insanı bir kez daha kaderine terk edilmiş ve yine ayırıma uğramıştır. Milletvekili İlhan Ahmet’in tüm çabalarına rağmen yönetim ne yazık ki tütün üreticilerini yok saymaya devam ediyor.

    Sonuç olarak, Sayın Dendias, sizin iddia ettiğiniz gibi, madem ki bu azınlık Müslüman, ülkemiz uygulamalarından, kanunlarından, anlaşmalardan ve antlaşmalardan doğan haklarını neden kısıtlıyorsunuz? Ancak bütün bu davranışlar, “Türk” kelimesinin ardına sığınarak, insanlarımızı göçe zorlamak gibi bir uygulama mı, gibi soru işaretlerini doğurmaktadır.

    Her şeye rağmen Batı Trakya’da yaşan Türkler, bütün baskılara ve kötü uygulamalara karşı “Türk“ kimliğini korumaya devam edecek ve bunu değiştirmeye de kimsenin gücü, hayali ve düşüncesi yetmeyecektir!

    ©2017 Burasi Batı Trakya. Tüm Hakları Saklıdır.

    Please publish modules in offcanvas position.