Gümülcine, 28.10.2021.
YORUM
Bu, yaklaşık on yıldır bunun üzerinde uygulama sinsiliği ile alakalı değişik mercileri aracı koyarak bize yönelik dini uygulamalarımızı yok etmek adına uyguladığı son baskıcı kararıdır.
Kılıf, danıştay kararı.
Gerçek ise: azılı milliyetçiliğin ezme, yok etme, eritme, asimile etme .... ve nihayetinde hristiyanlaştırma uygulamasının bir başka ceberrutluğudur
Her ne kadar çevreci grupların hayvan haklarını koruma saikiyle talep ettirilmiş ise de, gerçek şu ki; Kilise devleti olan Yunanistan ve faşistliğinin siyasi temsilcisi kulvarında yol alan mevcut demokrat parti iktidarı kendi ülkesinde Hristiyanlık'tan başka din bırakmama, başka inançlara sahip bireyleri de inandıkları değerlerini yargı, siyasi vs. entrikalarla yok etme uygulamasının yargı yollu apaçık bir uygulama kararıdır.
Bunu sadece bir hayvan hakkı saygısı ve hayvanlara olan sevginin yasal tezahürü olarak kabul etmek mümkün değildir.
Yaklaşık bir ay önce azınlık okullarının Müslüman inancı gereği cuma günü cuma namazından 40 dakika önce dersten çıkıp cuma ibadetine yetişme, ibadeti eda etme ve bu şuuru yaşama uygulamasını iptal kararı da bu iktidarın aldığı bir karardı ve şimdiki yargıtay kararı ile aynı hedef ve noktada buluşmaktadır.
Okullarda cuma saati uygulaması kararına da gerekçeleri vardı: AZINLIK ÇOCUKLARINI EĞİTİMDEN VE EĞİTİM DEĞERLERİNDEN MAHRUM EDEMEYİZ idi.
Azınlık çocuklarını eğitimden mahrum edemeyiz düşüncesini bize insani düşünce olarak yutturmaya çalışan zihniyet, kendi Kilise inancının kutsalı olan günü ise (pazar günü) tam tatil yapmayı bize de zorla dayatıyor.
Madem ki çocukların eğitimine bu kadar önem veriyorlar, pazar gününü niye okul ders gününe çevirmiyorlar?
Amaç;
Hristiyanlaştırma iç güdüsüyle hareket etmek olunca kılıf da oluyor, bahane de bulunuyor.
Olay hep aynı olay.
Şu kurban kesme kararı olayı.
Yaklaşık 2011 yılı sonraları, yılları tarihlerine göre tam hatırlamıyorum, ama olayları aktarmaya çalışacağım.
- Yunanistan da ve bölgemizde de zuhur eden DAVARLARDA KIZIL ŞAP hastalığı nedeniyle bazı bölgelerde sürüler hastalığa önlem gereği açılan çukurlara diri diri gömüldüler.
Bu hastalığın tedbiri böyle imiş ona bir şey demiyoruz.
Ne var ki, buradan bir deha çıktı !
Müslümanlar (bizi kast ediyor) bireysel olarak EVLERİNDE DAHİ KURBAN KESEMEZLER olarak ilan edildi.
Gerekçe neydi?
Kızıl Şap hastalığı kargalarla !!! başka bölgelere yayılacakmış.!!!
Kandaki mikrop rüzgar ile diğer bölgelere sirayet edecekmiş.!!!
Müslümanların sağlığı çok önemli, onları tedbir amaçlı idare olarak koruma altına alıyoruz.
... vs.
Sonuç:
MÜSLÜMANLAR KURBAN KESEMEZ.
- Sığırlarda görülen deli dana hastalığı nedeniyle de yukarıdaki aynı gerekçeler zikredildi.
Orada da sonuç aynı idi.
MÜSLÜMANLAR KURBAN KESEMEZ.
Peki ne yapacaklar?
Devletin yasal kesimhanesi olan SALANEYE gidip kestirecekler.
Peki bu ihtiyaca cevap verecek ve ibadet icra noktası olarak yeterli kesimhane var mı?
Kesinlikle yok.
Var olan iki devlet salanesinden (Rodop ili) biri zaten çalışmıyordu.
Kurallara uymayan besicilere ise cezai müeyyide uygulanacaktı ve kısmen de uygulandı.
Kimilerinin primlerinden kesinti yaparak, kimilerine de besi hayvanlarını sistemden silmeyerek epey uğraştırdılar.
Tepkiler ve itirazlar siyasilere yöneltilince, her zaman yaptıkları gibi, kararları askıya aldılar, kurban kesim uygulamasına göz yumdular, süregelen usuller üzerine devam etmesini görmezden geldiler.
Çünkü o zaman alınan kararlar siyasi iradenin kararları idi ve bunu başka ortamlara, Avrupa vs. İzah edemeyeceklerini düşündüler.
Onun için şimdi yargı yolu ile geldiler.
Siyasi kulvardan değil, sivil toplum kuruluşu üzerinden geldiler.
Gerekçe hazır:
SİVİL TOPLUM KURULUŞU ve YARGI.
Siyasi İrade masum yani.
Herhangi bir dahli bulunmamaktadır.
Dünyaya böyle izah edecekler.
Ve de ne kadar zarif düşünceli bir medeniyete sahip olduklarını üzerine basa basa anlatacaklar.
Bırakın insanlara eziyeti, hayvanlara eziyeti dahi hoş görü ile karşılayamayız.
Diyecekler.
Müslümanların dini inançları mı!
Onlar ibadet diye canvarca uygulamaları sergiliyorlar.
Buna alışık oldukları için de anlamıyorlar ama onları da bu vahşice uygulamadan kanun ile kurtaracağız.
Biz medeniyiz.
Ha BOCUK'ta (Hz İsa a.s doğumunun kutlandığı günler 25 Aralık) domuz kurban kesimi mi ?!!
Onu karıştırmayın.
O Hristiyanlığın kutsal kurbanı ve kutsal günün vecibesi.
Biz Müslüman değiliz.
Bizde canavarca katliam yok.
Yılbaşı kutlamaları için kesilen milyonlarca HİNDİLERİ de karıştırmayın.
Onlar hristiyanların mutluluk nişaneleri.
Tabi paskalya da kesilen kurbanları da (kuzuları) karıştırmayın.
Onlarda Hristiyanlığın kutsal ibadet kurbanı.
Karıştırmayın, karıştırmayın. ...
Mesele Hristiyanlık olunca canavarlıklar olmuyor.
Yargıtay'a şunu da sormak lazım.
MADEM AVRUPA HAYVAN HAKLARI MÜSLÜMANLARIN INANÇLARINDAN DAHA ÖNEMLİ VE NORMAL KESİM USULLERİ HAYVANLARA EZİYET SAYILIYOR, PEKİ AVCILKLA ÖLDÜRÜLEN HER HAYVAN, KURŞUNU YEMEDEN ÖNCE GİYOTİN İLE Mİ UYUŞTURULUYOR ???!!!
YOKSA BİZİM BİLMEDİĞİMİZ ÖZELE MAHSUS ELEKTROŞOK TARZINDA BİR DUA MI VAR ???
Mesele HRİSTİYANLIK ve MÜSLÜMANLIK.
HRİSTYANLAR YAPINCA HOŞGÖRÜ, MÜSLÜMANLAR AYNI USULLE YAPINCA CANAVARLIK.
Aynen AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNİN VAKTİKAN PAPAZLARI TARAFINDAN TECAVÜZE UĞRAYANLARIN AÇTIĞI TECAVÜZ DAVASINDA: VAKTİKAN EGEMENDİR. ONU YARGILAYAMAYIZ KARARI GİBİ, ATİNA YARGITAY DÖRDÜNCÜ DAİRESİNİN KARARI DA HRİSTİYAN YAPINCA KANUNİ, MÜSLÜMAN YAPINCA CANAVARLIK.
Özet: Kilise ülkesi ve siyasi iktidarı olan Atina yönetimi, hristiyanlıktan başka inançlara yaşam hakkını yok etme ve onları hristiyanlaştırma uygulamasının yasal kılıfıdır bu karar.
Saygılarımla
Selahattin KESİT