Eski Atina Büyükelçisi Hasan Göğüş Batı Trakya'da müftü seçimlerini değerlendirdi

    Eski Atina Büyükelçisi Hasan Göğüş Batı Trakya'da müftü seçimlerini değerlendirdi

    Gümülcine, 10.09.2022

    Batı Trakya Türklerinin dini özgürlükler, eğitim, ekonomik ve sosyal alanlarda bir dizi sorunları var. Yunanistan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin çok sayıdaki kararına rağmen azınlığın Türk kimliğini hala kabul etmiyor...

    Türkiye ile Yunanistan arasında bitmek tükenmek bilmeyen sorunlar yumağından biri de azınlık meseleleri. Azınlık sorunlarına kalıcı bir çözüm bulabilmek amacıyla 30 Ocak 1923’te Lozan’da imzalanıp, sonra da Lozan Barış Antlaşması'na eklenen "Türk Ve Rum Ahalinin Mübadelesine Dair Mukavelename Ve Protokol" uyarınca, Türkiye ve Yunanistan Krallığı, kendi ülke vatandaşlarını din temeli üzerinden zorunlu göçe tabii tuttular. Kısaca Mübadele Anlaşması olarak bilinen bu sözleşme uyarınca, Anadolu’dan 1 milyon Rum, Yunanistan’dan da 400 bin Türk karşılıklı yer değiştirdiler. Nüfus mübadeleleri dünyanın neresinde olursa olsun, trajik hikayelerle doludur. İnsanların doğup büyüdükleri yerlerden bir gecede koparılıp uzaklaştırılmaları kolay olmuyor. Mübadiller, geldikleri yerlerde kendilerini yabancı hissediyor, arkalarında bıraktıklarının özlemiyle yaşıyorlar.

    Türkiye’deki Rum Ortodoks azınlık yok denecek kadar azaldı

    Türkiye ile Yunanistan arasındaki nüfus mübadelesinden Batı Trakya Türkleri ve İstanbul’da (Gökçeada ve Bozcaada dahil) yaşayan Rumlar muaf tutuldular.6-7 Eylül Olayları, Varlık Vergisi uygulaması ve Kıbrıs Barış harekatı İstanbul’da kalan Rumların çok büyük bir bölümünün Türkiye’den ayrılmasına neden oldu. Bugün Batı Trakya’daki 150 bin Türk’e karşılık, İstanbul ve civarında yaşayan Rum Ortodoks azınlığın sayısı 3-5 bini geçmiyor. Oysa daha büyük bir Rum azınlığımız olsa, hem kültürel zenginliğimiz farklı olurdu, hem de Yunanistan Batı Trakya’da bu kadar rahat at oynatamazdı.

    Batı Trakya Türklerinin sorunları

    Batı Trakya Türklerinin dini özgürlükler, eğitim, ekonomik ve sosyal alanlarda bir dizi sorunları var. Yunanistan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin çok sayıdaki kararına rağmen azınlığın Türk kimliğini hala kabul etmiyor. Biz nasıl Lozan’da etnik azınlıklardan bahsedilmiyor diye yıllarca Kürt kimliğini yok saydıysak, Yunanistan da aynı gerekçeyle Batı Trakya Türklerini sadece Müslüman azınlık olarak değerlendiriyor, Türklüklerini inkar ediyor. Bir garip uygulama da azınlık işlerinin Dışişleri Bakanlığı bünyesinde işlem görmesi. Türk azınlıkla ilgili işleri Batı Trakya’da yerleşik büyükelçi seviyesinde bir genel sekreter yürütüyor.

    Seçilmiş müftülere karşı atanmış müftüler

    Mevcut sorunlar arasında en ciddisi de Yunan hükümetinin azınlığın dini liderleri sayılan seçilmiş müftüleri tanımayarak kendisinin müftü tayin etmesi. Oysa Balkan Savaşları sonunda Selanik, Yanya ve Girit’i Yunanistan’a bıraktığımız 1913 tarihli Atina Anlaşması, azınlığın müftülerini seçme hakkını tanıyor. Bu hak, 1920 yılında kabul edilen bir yasayla da Yunan iç hukuk sisteminin bir parçası haline getirilmiş. Gelin görün ki, 1990 yılında Yunanistan çıkardığı bir cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, zaten uygulamadığı bu yasayı iptal ederek müftü atamasına başladı. O tarihten bu yana da Gümülcine ve İskeçe’de hem seçilmiş, hem atanmış müftüler görev yapıyor.

    Batı Trakya Türkleri yurt dışında yaşayan soydaşlarımızın, yunan hükümetinin tüm baskılarına rağmen belki de kimliklerine en fazla sahip çıkanları. Yunanistan’ın Türkiye’den gelenlerin girişine izin vermediği Şahin köyündeki coşkuyu ve heyecanı Türkiye’de hiçbir siyasi partinin mitinginde görmek mümkün değil. Atanmış müftülerin azınlık nezdinde hiçbir itibarı yok. İskeçe ve Gümülcine’de 300 civarında camii var. Bunlardan atanmış müftülere bağlı camilerin sayısı 20-25’i geçmiyor. Onların da cemaatleri yok denecek kadar az. Yunan hükümetinin desteğiyle ayakta duruyorlar.

    Şahsen tanıma imkanı bulduğum Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif ve geçen temmuz ayında kaybettiğimiz İskeçe müftüsü merhum Ahmet Mete son derece aydın din adamlarıdır. Hayatlarını Batı Trakya davasına adamışlar. Bu uğurda dayak yemişler, hapis yatmışlar.

    Yeni müftü yasası

    80 yılda Atina’ya bir cami yapamayan Yunanistan, Ahmet Mete’nin ölümünden sonra yangından mal kaçırır gibi bir haftada yeni bir müftüler yasası çıkardı. 4 Ağustosta torba yasa çerçevesinde Parlamento'dan geçirilen yeni yasada öyle bir düzenleme yapılmış ki, seçimler sonucunda bir Faslı, müftü seçilirse şaşırmamak gerek. Özerklikleri kaldırılarak Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı’na bağlanan müftülerin birer bürokrat olarak görev yapmaları öngörülüyor. Yasanın Türk azınlıkla el altından da olsa en ufak bir istişare yapılmadan hazırlandığı anlaşılıyor.

    Uluslararası hukuk normlarına göre, insan hakları alanında mütekabiliyet olmaz. Türkiye’deki patrik Türk vatandaşı Hristiyan din adamlarından oluşan Sen Sinod Meclisi tarafından seçiliyor. Meclisteki üye sayısı azalınca, bu düzenleme bozulmasın diye Türkiye birkaç yıl önce yabancı din adamlarının Türk vatandaşlığına geçmelerine onay verdi.

    İskeçe müftü seçimleri

    Yunan hükümetinin tüm engelleme çabalarına karşın dün İskeçe’de müteveffa Ahmet Mete’nin yerine müftülük seçimi yapıldı. Geleneklere uygun olarak cuma namazından sonra camilerde el kaldırılarak yapılan seçimleri Mustafa Trampa kazandı. Adaşı Mustafa Kamo ile girdiği yarışı önde tamamlayarak seçilen yeni Müftüyü zor bir dönem bekliyor.

    Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin iyileşmesi en fazla her iki ülkede yaşayan azınlık halklarını memnun edecektir. Maalesef bugün ikili ilişkilerin geldiği aşama, hiçbir sorunun diyalog yoluyla çözümü için iyimser bir tablo sergilemiyor. Diyalog olmadan da hiçbir sorun çözülemez.

    Umarım bir asırdır devam eden müftü sorunu, bir yüz yıl daha böyle sürüp gitmez.

    Hasan Göğüş kimdir?

    Hasan Göğüş, 1953 yılında Gaziantep'te doğdu. 1976'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.

    Diplomatik kariyerine 28 Nisan 1977'de başladı. Yurtdışında sırasıyla Yeni Delhi Büyükelçiliği'nde ikinci kâtip, BM Cenevre Ofisi nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği'nde başkâtip, Londra Büyükelçiliği'nde müsteşar, AGİT'te Daimi Temsilci Yardımcısı olarak çalıştı.

    Dışişleri Bakanlığı merkezde; Müşterek Güvenlik İşleri, Savunma Anlaşmaları ve Uygulama dairelerinde ikinci kâtiplik, müsteşar özel kalem müdürlüğü, Bağımsız Devletler Topluluğu Genel Müdürlüğü'nde Orta Asya Daire Başkanlığı, AGİT Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı, Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü ve Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleriyle ikili ilişkilerden sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu.

    Merkezdeki son görevi sırasında Türkiye-Hollanda ilişkilerine katkılarından dolayı Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafından “Oranje- Nassau” nişanı ile ödüllendirildi. Büyükelçi olarak Türkiye'yi sırasıyla Yeni Delhi, Atina, Viyana ve Lizbon'da temsil etti.

    23 Ekim 2018'de Dışişleri Bakanlığı'ndan emekliye ayrılan Hasan Göğüş, Uluslararası Kalkınma Hukuku Örgütü Danışma Kurulu ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliklerini sürdürüyor, T24'te dış politika konusunda yazılar yazıyor. 42 yıllık anılarının yer aldığı, “Zor başkentlerde diplomasi” isimli Doğan Kitap'tan yayımlanan bir kitabı vardır.

    https://t24.com.tr/yazarlar/hasan-gogus/bati-trakya-da-muftu-secimleri,36662

    ©2017 Burasi Batı Trakya. Tüm Hakları Saklıdır.

    Please publish modules in offcanvas position.