29 Ocak 1988 - 29 Ocak 1990

    29 Ocak 1988 - 29 Ocak 1990

    YORUM

    Gümülcine, 29.01.2023

    29 Ocak 1988 günü, bir Cuma sabahı herkes yollara döküldü; bazıları otobüslerle ve bazıları da kendi araçlarıyla Gümülcine’ye hareket etti. Biz de Şapçı’dan otobüsle Gümülcine’ye hareket ettik. Otobüste bölgedeki köylerden bir çok  insan vardı. Ircan köyüne geldiğimizde polis barikatıyla karşılaştık. Otobüse bir polis bindi ve “Gümülcine’ye gidenler aşağıya insin” dedi. Bir imam arkadaşla ön tarafta oturuyorduk. İmam arkadaş, “Ben din görevlisiyim. İşim var. İnmeyeceğim” deyince polis sert bir tavırlar “Herkes aşağıya inecek” dedi. Tabii ki herkes otobüsten indi.

    Gümülcine’ye ulaşmak isteyen binlerce Türk o gün akın akın Gümülcine’ye gidip oradaki yürüyüşe katılmak ve doruk noktasına ulaşan haksızlıkları haykırmak istiyordu. Şapçı bölgesinden  gelenler, eski İstanbul Yolu üzerindeki  Kafkasköy durağında toplanmaya başladı. Burada  da polis barikatlar kurmuş ve kimsenin Gümülcine’ye gitmesine izin vermiyordu. Saatler geçtikçe kalabalık artıyordu. Öğle saatlerine geldiğimizde binlerce insan polislerin barikatı önünde  birikti. Derken  Şapçı yönündeki yüksekçe bir yerden öğle ezanı okundu. Binlerce insan hep birlikte Cuma namazını kıldı.

    Polis halkı engellemeye devam ediyordu. Artık sinirler gerilmiş ve sloganlar atmaya başlanmıştı. Bir ara kalabalığın arasından bir ses duyuldu, “Korkmayan, erkek olan arkamdan gelsin” diye bağırıyordu. Bu kişi eski DEB Partisi Başkanı Mustafa Boşnak idi. Halk bu çağrının üzerine polis barikatını yarmaya çalıştı. Polis coplarla ve göz yaşartıcı bombalarla halkı engellemeye çalıştı. Boşnak, Sirkeli köyünden Topla Niyazi bey yaralandılar. Bir kısmı da tutuklandı.  Halkın bir kısmı barikatı yarıp Gümülcine’ye ulaştı.

    Daha sonra öğrendiğimize göre de diğer barikatlarda da yaralanmalar ve tutuklananlar olmuş. Sendelli köyünden Necmi, Çepelli köyünden Ahmet v.s. Hepsini  saygı ve minnetle anıyoruz.

    O gün insanlar, Batı Trakya Türk Azınlığı Yürütme Komitesinin 24 Ocak 1988’de aldığı aşağıdaki kararları desteklemek üzere yollara dökülmüşlerdi.

    Yürütme Komitesinin aldığı kararlar şöyleydi:

    İnkar edilen Türklüğümüzü garantör ülkelere, İslâm ülkelerine  ve uluslararası camiaya bildirmek.

    29 Ocak 1988 Cuma günü Yeni Cami’den başlamak üzere bir yürüyüş düzenlemek.

    Tüm azınlık  okulları öğrencilerinin 1-2-3 Şubat günleri okullara gönderilmemesi.

    Yürüyüş Başkanı olarak rahmetli bağımsız milletvekili İsmail Rodoplu seçildi. Olay emniyete bildirildi. Emniyet Metropolitin de o gün yürüyüş dilekçesi verdiğini öne sürerek ertelenmesini istedi. O zaman İsmail Rodoplu şu tarihi sözleri söyledi: “Sular balkana doğru ters akmaz, denize doğru akar”.

    Sonraki sabah Eski Cami abluka altında olduğundan insanlar Gümülcine Türk Gençler Birliği önünde toplanmaya başladı. Bu arada  papazlar da toplanmaya başladı. Azınlık liderlerine karşı küfürler, hakaretler havada uçuşuyordu. Polisle pazarlık yapılmaya başlandı. Çünkü tutuklanan insanlarımız vardı. Sonuçta polis tutukluların serbest bırakılacağını ve mahkemeye çıkarılmayacaklarını sözünü verince kalabalık dağıldı.

    Daha sonra 1989 yılında anma töreninde mevlit okutuldu ve herhangi bir sorun çıkmadı.

    1990 yılına gelindiğinde  yine Eski Cami’de anma töreni düzenlendi. Bu arada emniyet müdürü İsmail Rodoplu’ya, “Sizi büronuzda koruyamayız” dedi. Bu arada İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga da feci şekilde dövülmüş ve hastanelik olmuştu.

    Bundan sonrası ise tam bir trajedi. Kırma dökme olayları başlatıldı. İlk kırma dökme olayı GTGB  batı köşesindeki o zamanlar Adnan Yusuf’un çalıştırdığı dükkandan başladı. 40-50 kişilik bir grup ellerinde demir çubuklarla, adres adres dolaşıp, nerede Türk tabelası görürlerse, başlarındaki bir bayanın işaretiyle kırıp dökme ve yağmalama  hareketi başlıyordu.

    Olaylar felaket noktasına ulaşınca ve insanlarımızın can güvenliği kalmayınca T.C. Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, İsmail Rodoplu’yu telefonla arayıp neler olduğunu sordu. Rodoplu bugün bile hatırlanan, “Sabahı belli olmayan karanlık bir geceye giriyoruz” cevabını verdi.

    Kırma dökme olaylarından sonra 150 milyon drahmi civarında zarar olduğu tespit edildi. 240 kadar dükkan sahibi  zarar bildirdi. İnsanlara dava açmaları söylendi. O günlerin fanatik Yunan basını “Dava açacaklar da nereye gidecekler, kötü günler bekliyor” gibi yazılar yazmaya başladılar. Bütün bunlar insanlarımız arasında korku yarattı ve sadece  yedi kişi dava açabildi.

    O zamanlar, bütün kırma ve dökme olaylarının 1955’te İstanbul Rumlarına yapılanların intikamı olduğu belirtildi.

    T.C. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlığı döneminde 2010 yılında “Devletin binlerce yıl birlikte yaşadığımız azınlıklara hoyratça davrandığını ifade ettim. 6-7 Eylül olaylarının yakın tarihimizin omuzlarımıza yüklediği ağır bir yük olduğunu ilk kez ben dile getirdim” demiştir.

    Peki Yunanistan’da  29 Ocak 1990’daki kırma, dökme, yağmalama olaylarını omuzlayacak bir lider var mı?

    Sonuç olarak 29 Ocak 1988 Batı Trakya Türklerinin baskılara başkaldırdığı bir gündür. 29 Ocak 1990 ise Yunanistan demokrasisi için kara bir gündür ve silinemeyecek bir lekedir.

    ©2017 Burasi Batı Trakya. Tüm Hakları Saklıdır.

    Please publish modules in offcanvas position.