Cavit Çağlar’ın hayatı kitap oldu

    Cavit Çağlar’ın hayatı kitap oldu

    30.03.2024

    Aslen Yunanistan Gümülcine Kırmahalle doğumlu, Türkiye’nin büyük işadamlarından, siyasetçi ve aynı zamanda hemşerimiz Cavit Çağlar’ın hayatı kitap oldu.

    Gazeteci Hulûsi Turgut tarafından kaleme alınan CAVİT ÇAĞLAR Fırtınalı bir yaşam öyküsü adlı kitap Mart 2024 tarihinde ilk baskısını yaptı. Kitap kısa zamanda tükenince geçtiğimiz günlerde 4. Baskısını yaptı.

    Anı, biyografi şeklindeki kitap Doğan Yayınları arasından okuyucuya sunuldu. Kitap her baskıda 2.000 adet basıldı. Toplam 751 sayfadan oluşan kitabın ISBN numarası ise şöyle: 978-625-6666-10-8.

    10 bölümden oluşan kitapta Çağlar’ın hayatı, siyasi ve iş yaşamı anlatılmaktadır. Kitabın arka kapağında ise aşağıdaki sorulara cevap arandığı belirtilmektedir:

    • Cavit Çağlar, 1950'de henüz 5 yaşındayken, annesi ve babasıyla birlikte hangi ülkedeki çete savaşlarından kaçıp Anavatan Türkiye'ye sığındı?
    • 1958'de ortaokul öğrencisiyken, dönemin Başbakanı Adnan Menderes'e yazdığı mektup, ailesinin hayatına neler kazandırdı?
    • Çocukluk yıllarında Akhisar'da yaptığı eczane ve benzin istasyonu çıraklığından, 7. Demirel Hükümeti'nde Devlet Bakanlığı'na nasıl yükseldi?
    • 1997'de kurduğu, Türkiye'nin 24 saat yayın yapan uluslararası ölçekli ilk haber televizyon kanalı NTV, yayınının birinci ayında nasıl izlenme rekoru kırdı?
    • ....Ve 2015 yılında bir Rus askerî uçağının Türkiye-Suriye sınırında düşürülmesi üzerine, ülkemizle siyasi, diplomatik ve ekonomik ilişkilerini askıya alan yaklaşık bin yıllık kuzey komşumuz Rusya ile Türkiye'yi nasıl barıştırdı?

     

    Cavit Çağlar, kitabın nasıl oluştuğunu ise giriş kısmında şöyle anlatmaktadır:

     

    "Gazeteci refleksi' ile ortaya çıkan hayat

    hikayemde benim de bilmediğim pek çok

    sahne varmış

    Gazeteci dostum Hulûsi Turgut, 1996 yılında

    Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'le ilgili kapsamlı bir yaz dizisi hazırlığı içindeydi. Haydar Bey'in siyasi siyasi yaşamını araştırırken yaparken, önce o dönemin Cumhurbaşkanı, liderimiz Süleyman Demirel’le görüşmüş, daha sonra bu kardeş ülkedeki önemli siyasi operasyonlarda Türkiye'yi temsilen rol almam nedeniyle, benim de bilgilerime başvurmuştu.

    Turgut’la, başkent Ankara’nın Gaziosmanpaşa semti, Horasan Sokak’taki çalışma ofisimde bir araya geldik. Aliyev hakkında o güne kadar bilinenleri enine boyuna konuşuk. Kıdemli gazeteci dostum, Aliyev ve Azerbaycan meselesinin kılcal damarlarına kadar girmişti. Görüşmeniz sırasında, o güne gün ışığına çıkmamış bilgileri benden işittikçe, çok heyecanlandı.

    Gündemimizdeki konuyu tamamladık. Çayın kahvemizi de içmiştik. Ama Turgut, benim önümdeki ses kayıt cihazını bir tür kapatmıyordu. Bir süre sonra, yeni bir soru yağmuru başladı. Bu defa konu, benim yaşam öykümdü.

    Sorularını dinledikçe, doğrusu meraka kapıldım. Bu sorulara kaynak oluşturan bilgileri nereden aldığını sordum. Turgut, yarı şaka yanı ciddi "Biliyorsunuz, haberin kaynağı açıklanmaz" dedi.

    Sorulanın ardı arkası kesilmiyordu. Israr ettim, nihayet bilgi kaynağını öğrendim. Turgut, hayat hikayemden önemli gördüğü sahnelerle ilgili bilgileri, yol arkadaşım Erman Yerdelen'den dinlemiş.

    Çok şaşırdım. Ardından, her ikimiz de bir süre sessizliğe büründük.

    Konuğum Hulusi Turgut, saatine baktı, kalkmaya hazırlandı, ardından da şunları söyledi:

    "Değerli dostum Cavit Bey, hoşgörünüze sığınarak, anılarınıza ambargo koymak istiyorum."

    Ben de kendisine, ister istemez "Yani..." dediğimi hatırlıyorum.

    Turgut, devam etti:

    "Yani; öğrendiğim kadarıyla, anılarınız, adeta çok değerli ve zengin bir maden ocağı; bir o kadar da renkli... Zaman içinde bu anılardan müthiş bir biyografi çıkar. Onun için, ambargo dileğimi kabul ederse-

    niz, memnun olurum."

     

    Gazetecilerin ömrü, soru sormakla geçiyor...

     

    Turgut'a "Hayır" diyecek durumda değildim. Çünkü kendisi hem usta bir gazeteci hem de camiamızda saygın bir konumdaydı.

    Benden ilk olumlu işareti alınca, gitmekten vazgeçti. Heyecanla tekrar yerine oturdu. Hayat hikâyemle ilgili yeni sorular üretmeye başladı. Ses kayıt cihazı da devredeydi. Sorular peş peşe geldi. Sohbetimiz sırasında merak ettim, "Cevaplarımdan dahi, yeni sorular çıkarıyorsunuz" dedim.

    Uzun zamandan beri, Bursa'da, bölgesel bir gazete ve radyo-televizyon kanalının kurucu sahipliğini yapıyor, dostum Turgut'un bu ziyareti sırasında da yine medya sektöründe çalışıyordum.

    dialı bir başka yatırımı hayata geçirmek için yoğun bir şekilde

    Bu, ülkemizin uluslararası boyuttaki ilk haber televizyon kanalı NTV'yi, izleyicilerle buluşturabilme çabasıydı. Turgut'la görüşürken, Ankara'daki ofisimizin bulunduğu binanın bir katında NTV'nin kuruluşu için adeta tuğladan duvar örüyor gibiydik.

    ***

    Hulusi Turgut'un bitmek bilmeyen soruları karşısında, şaşkınlığımı gizlemedim. Kendisine, "Allah aşkına, bu soruları nasıl üretiyorsun?" dedim. Turgut'un cevabı hazırdı: "Gazeteci refleksi..."

    Yıllardan beri medya sektörünün içindeydim. Ama bu deyimi,ilk defa işitiyordum. Biraz açıklamasını istedim. Değerli dostum, anlatmaya başladı:

    "Biz gazetecilerin hayatı, soru sormakla geçer. Haberleri, yazı dizilerini, hatta kitapları, o sorulara verilen cevaplarla yazarız. İşte, gazeteci refleksi budur."

     

    Büyük fotoğraf, 28 yılda ortaya çıktı

     

    Geçenlerde şöyle bir parmak hesabı yaptım; bu gazeteci refleksi ile ilk kez tam 28 yıl önce tanıştığımı fark ettim.

    Aradan geçen zaman içinde Turgut, fırsat buldukça önüme ses kayıt cihazını yerleştirir, sonu gelmeyen sorularını art arda sıralardı. Bu çalışma, yıllar sonra alana yayıldı; yani doğduğum, büyüdüğüm ve yaşadığım coğrafi konumlara...

    Hulûsi Turgut, anılarımın en ince ayrıntısına kadar çeşitli çevrelerden araştırmasını sürdürürken, hayat hikayemin kahramanları, aile bireylerim, akrabalarım, arkadaşlarım ve hemşehrilerimle konuşmayı da ihmal etmedi.

    Bu 28 yıllık dönem içinde, önce Ankara, Istanbul ve Bursa'da alan çalışması yapan Turgut, ardından Akhisar'a, daha sonra da taa Gümülcine'ye kadar gitti. O araştırmalar tamamlandıkça, yeni sorular da geliyordu. Bu soruları içinde, ilk defa öğrendiğim

    bana sürpriz bilgiler de vardı.

    ***

    Hulusi Turgut'un çalışmalarında şunu gördüm ki, gazetecilik-yazarlık, bir sabır işiymiş. O sabrın sonunda, 70 küsur yıllık hayat hikayemizin büyük fotografı da ortaya çıktı.

    Turgut'un çalışması sırasında, sorularına cevap yetiştirebilmek için, yol arkadaşım ve bu eserin fikir babası Erman Yerdelen ile 12 Mart 2021'de ebedi yolculuğuna hüzünle uğurladığımız, yılların eskitemediği dostum, Ankara'da siyasetin, Istanbul'da ise iş âleminin hafızası olan Taylan Bilgel'den büyük destek aldım. Arkadaşlarımla, mazide birlikte yaşamış olduğumuz olaylar üzerinde hafıza tazelemiştik. Taylan Bilgel'e Allah'tan rahmet dilerken, kadim dostum Erman Yerdelen'e de teşekkürlerimi sunuyorum.

    Dostum Hulûsi Turgut tarafından büyük bir zaman ve emek sarf ederek ortaya çıkarılan Cavit Çağlar/Fertınalı Bir Yaşamöyküsü isimli Kitabımızın, ülkemizin seçkin ve saygın yayınevlerinden Doğa Kitap tarafından yayımlanacağımı öğrenince de mutlu oldum.

    Çünkü Doğan Kitap, son yarım asırda Türk yazılı ve görsel medyasında devrim yapan ağabeyim Aydın Doğan tarafından kuruldu.

    Bu vesileyle kendilerine de şükranlarımı sunuyorum.

    Saygılarımla

    İstanbul/Ocak 2024

    Cavit ÇAĞLAR

    ©2017 Burasi Batı Trakya. Tüm Hakları Saklıdır.

    Please publish modules in offcanvas position.