“O yaşlarımda ben, Üsküp minarelerinden yükselen ezan seslerini duyarak, içim bu seslerle dolarak yetişiyordum. Ezan-ı Muhammedi başladığı zaman evimizde ruhanî bir sessizlik olurdu. Galiba Üsküp’ün sokaklarında da böyle bir rüzgâr dolaşır, bütün şehri bir mabet sükûnu kaplardı. Annemin dudakları ism-i celâlle kımıldardı. 1300 sene evvel, Hazret-i Muhammed ’in Bilâl-i Habeşî’den dinlediği ezan, asırlarca sonra hem dinî hem millî sedamız olmuştu. O anda semamızın mağfiret âleminden gelen ledünnî bir sesle dolduğunu hissederdim.
Lâkin bu sesler, beni bütün ömrümde bırakmış değildir. Müslüman Türk çocuklarının dinî ve millî terbiyesinde ezan seslerinin büyük tesiri olduğuna inanırım. Paris’te iken bile, hiç münasebeti olmadığı hâlde, kulaklarımda Üsküp’teki ezan seslerinin akseddiği anlar olmuştur.”
Türk şair Yahya Kemal işte böyle anlatıyor Üsküp’ü.
Üsküp ki bir Osmanlı diyarıdır. İstanbul’dan sonra Osmanlı’yı en çok hatırlatan şehir. Camileri, köprüleri, saat kulesi, hamamları ve Türk çarşısı ile ünlü kadim Üsküp. Şehri ikiye bölen
Ne yazık ki bu güzellikler artık yok olmak üzere. Çok değil 15 yıla kadar Üsküp’te Osmanlı’nın eserlerini görmek pek mümkün olmayacak. Makedon Ortodoks kurnazlığı her fırsatta Osmanlı’yı bölgede gizlemeye çalışıyor. Fatih Sultan Mehmet köprüsünün adını değiştiriyor, saat kulesinin önüne dev apartmanlar inşa ediyor. Tam bir kültür soykırımı. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, Osmanlı kültürünü kuşatma olayı
Fatih köprüsü kültür soykırımı için adeta bir denek gibi seçilmiş. Köprünün iki başına anlamsız ve estetikten uzak heykeller dikilmiş. Köprünün her iki taraftan kuşatılmışlığı yetmiyormuş gibi hemen yanıbaşına da dev bir bina inşaatı devam ediyor. Burasının adalet sarayı olacağı söyleniyor. Binaya yeni şehirden bağlantı sağlamak için yeni bir köprü inşa ediliyor. Ancak, nerede Fatih köprüsü, nerede yeni köprü! Yüzyıllar önce var olan estetik ne yazık ki şimdiki insanlarda yok. Üsküp’te milli duygular adına herşey altüst ediliyor.
Yahya Kemal’in anlattığı Üsküp’ü görmeye gelenler ne yazık ki günümüzde bu manzaralarla karşılaşıyor ve hayal kırıklığı ile ülkelerine geri dönüyorlar. Üsküp böyle mi olmalı idi? Nerede kaldı Türk-Makedon dostluğu?
Ancak, herşeye rağmen, Üsküp’e bir defa gelen mutlaka ikinciye ve üçüncüye gelmek istiyor. Çünkü kadim Üsküp hafızalara kazınmış ve yüreklerde yaşıyor.