Batı Trakya Türkleri geçtiğimiz günlerde Keşan’da düzenlenen iftar yemeği ile birlik ve beraberliklerini bir kez daha pekiştirdiler. Son vatan Türkiye’ye karşı besledikleri duyguları ve özlemleri tüm dünyaya haykırdılar. İftara kimlerin katıldığını yazmaktansa, kimlerin katılmadığını yazmak sanırım daha az yer tutacaktır. Kısacası katılımın derecesini anlatmak bu şekilde daha doğru olacaktır.
İftar herkese manevi bereket getirirken, bir yandan da Keşan’a maddi katkı da sağladı. Yüzlerce kişinin alışveriş yaptığını düşündüğümüzde ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.
Gerçekte iftarın insanları birleştirici yönü daha İpsala Gümrüğü’nde yaşandı. Batı Trakya’dan özel araçlarıyla gelenler konvoy olunca, gümrük görevlileri de gereken ilgiyi gösterdiler ve hatta bazıları da “iftara biz de davetliyiz” türünden çok sıcak ve medeni davranışlara büründüler.
Sıcak karşılama Keşan’da da devam etti. Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Başkanı Burhanettin Hakgüder hemşerilerini kapıda karşılayarak örnek bir ev sahipliği gösterdi. Aslında bu Burhanettin beyin özlediği bir manzara idi. Geçen dönemlerde dernek başkanlığı yapmış bir insan olarak, tüm bakışlarında böyle bir buluşmayı çok arzu ettiğinin güçlü işaretlerini veriyordu. Nitekim Burhanettin beyin bu arzularını açıkladığı projelerde de görmek mümkündü.
Dönüş yolunda da Ramazan’ın manevi havası sanki ülkemiz gümrük yetkilerine de yansımış gibiydi. Beklemeden, çok hızlı bir şekilde gümrükten geçmemiz ve de en önemlisi insanlarımıza güler yüz gösterilmesi belki de gözden kaçan önemli bir ayrıntıydı. Olması gereken de zaten böylesi idi.
Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği kurulduğu 1946 yılından bu yana hep Türk Milleti’nin ve Batı Trakya Türklerinin yanında yer almış; dertleriyle dertlenmiş, sevinç ve mutluluklarını paylaşmıştır. 12 Eylül 1980 Darbesi’nde bir çok dernek kapatılırken, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği dimdik ayakta kalmış ve insanlarımızın sorunlarına çareler üretmeye devam etmiştir. Dernek, zaman içinde Türk-Yunan yakınlaşmasının seyrinden faydalanmak isteyen gruplar tarafından değişik bir imaja kavuşturulmak istenmişse de milli duygularına bağlı üyeler buna müsaade etmemiştir ve tahminimiz o yöndedir ki bundan sonra da etmeyeceklerdir.
Şimdi artık dernek yönetiminde Burhanettin Hakgüder ve ekibi var. Hakgüder, derneğe çağdaş ve yeni bir vizyon yüklemeye çalışırken, bu kulvarda koşacak yarışçıları çok iyi seçmelidir. Bu yarışçıların bence en önemlileri Batı Trakya’dadır. Çünkü sorunlarla yoğrulan ve çile çekenler onlardır. Son vatandakiler ise yol gösterici ve rehber görevini üstlenmelidirler. Ancak bu şekilde Batı Trakya Türklerine kalıcı, çağdaş eserler kazandırılabilir. Biz, Burhanettin Hakgüder’in bu yolda gerek Batı Trakya’dan ve gerekse de Türkiye’den destek bulacağına inanıyoruz.