Kumanlar, Peçenekler, Selçuklular, Osmanlılar ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti. Osmanlı, fethettiği topraklar sayesinde dünyanın ¾’ne hakim olmuştur. Devlet kurmayı kural haline getirmiş, değişik milletleri barış içerisinde bünyesinde barındırmış kadim bir millettir Türkler. Türkler sayesinde bir çok millet günümüze kadar ulaşabilmiş; gelenek, görenek ve kültürlerini devam ettirmişlerdir.
Fransız Albert Sorel, “Dünyada iki bilinmeyen var; biri kutuplar diğeri ise Türkler” demiştir.
Günümüzde her ne kadar kutupların pek gizli tarafı kalmasa da, Türklerin bir çok olay, vaka, savaş karşısında neyi nasıl, hangi strateji ve taktikle yapacakları gizemini hala korumaktadır. Belli ki, bu sözler, Türklerin bir çok olayda elde ettiği başarının gizemini ortaya koymak ve çözülemeyen yanları karşısında söylenmiştir. Sorel, inanıyoruz ki Fatih devrinde yaşasaydı, Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul kuşatması sırasında gemileri karadan yürütebileceğini de bilinmeyenler listesine alırdı! Sorel’in ne kadar haklı olduğunu, doğru bir tespit yaptığını, Türklerin uzak ve en yakın tarihlerine, yaşadıkları olaylar karşısındaki davranışlarına bakarak öğrenilebilir.
Pierre Loti, “Türkler, doğunun en temiz, en dürüst milletidir” demiştir. Bu gerçekten de böyledir. Bugün doğulu bir insan için en medeni insanlar Türklerdir, onlar için yaşanacak yer Türkiye Cumhuriyeti’dir. Verdiği sözü yerine getiren, hayırsever, dürüst, yoksulları gözeten bir ülkedir Türkiye. Bugün Türkiye’nin 4 milyona yakın savaş mağduru Suriyeliye kapılarını açan ve dünyanın neresinde mazlum insan varsa elini uzatan da yine Türk Milleti’dir. Peki Türk Milleti’nin gösterdiği bu davranış biçimi, bizlere, doğu ve batı toplumları arasındaki anlayış tarzını mı yansıtıyor? Evet, bu böyledir. Doğu insanı dürüst, duygusal, samimi ve vefalıdır. Oysa batı insanında vefa, samimiyet ve insanlık duyguları körelmiş, yerini maddi kazanç hırsı almıştır. Unutmayalım ki dünyayı sömüren, Afrika’da insanları köle pazarlarında alan ve satan hep batılılar olmuştur. Oysa doğu insanı için önemli olan gönüllerin fethedilmesidir. Bu yüzden Loti’ye biz de hak veriyoruz.
Sir Mark Sykes, “Eğer Türkleri tanımış olsaydınız hayran olurdunuz” demiştir. Çok doğru bir söz. Evet, bugün ülkemizin eski bakanlarından Pangalos da Türkleri iyi tanımış olsaydı, tahminim o da “En iyi Türk ölü Türk’tür” sözünü kullanmazdı. Ancak Pangalos’un Türkleri iyi tanıması için önce okul kitaplarından Türk düşmanlığını besleyen sözler çıkarılmalıdır. Orduda, en ufak bir hata yapan erlere, Türkleri öcü gibi gösterip korkutmak v.b gibi davranışlardan kaçınılmalıdır. Yine eğlencelerde, karnavallarda de hep Türkleri aşağılamaktan vazgeçilmelidir.
Her milletten insanların iyileri ve kötüleri vardır. Kötü milletler yoktur. Topyekün milletleri kötülemek gerçekleri görmemek ve dünyaya at gözlüğüyle bakmak anlamına gelir.
Atatürk, “Ne mutlu Türküm, diyene” derken, demek bir bildiği varmış. Türk Milleti’ni kötülemek isteyenlere bu söz çok şey ifade etmelidir.