Asıl adı “Ana dili hareketi günü’dür.” Bengali Dili Hareketi için Bangladeş polisi ile çatışan Bangladeşli üniversite öğrencilerinin öldürülmesinin yıldönümü olarak kutlanmaktaydı. 17 Kasım 1999’da UNESCO genel kurulu tarafından 21 Şubat “Uluslararası Anadil Günü” olarak belirlenmiştir. Dünyada konuşulan 6000’den fazla dilin korunması amacıyla ilan edilmiştir.
Hiç kuşku yok ki bir milletin var olması, geniş anlamda gelenek göreneklerini yaşatabilmesi ve yarınki nesillere doğru bir şekilde aktarabilmesi için anadilin öğrenilmesinin büyük önemi vardır.
Ülkemiz Yunanistan Batı Trakya’da yaşayan Müslüman – Türk Azınlık yıllarca kendi dilini korumak için büyük mücadeleler vermiştir. Zaman gelmiş istenmeyen okul kitaplarını reddetmiş ve Atina’da Meclis kapısına yığmıştır.
Azınlık her ne kadar Lozan’da “Müslüman” olarak tanımlansa dahi konuştuğu, iletişim kurduğu dil Türkçe’dir. Türkçe’nin yaşatılması ve var olan hukuki statüsünün korunması için gerek insanlarımız ve gerekse de sivil toplum kuruluşlarımızın çabaları yetersiz olsa dahi takdirle karşılanmalıdır.
Son günlerde Gümülcine’de yer alan Hayriye Medresesi de bu çabalara bir örnektir. İdarecilerin azınlık eğitimine vurdukları darbelerden sonra, artık insanlarımız patlama noktasına gelmiş ve nitekim bilinen boykot eylemleri gerçekleşmiştir. Boykot eylemlerinin sebebinin bir tanesi de Türkçe’nin azaltılmasına gösterilen tepkidir. Dil ve din gibi duygulara yapılan kısıtlamalara tahammül edemeyen insanlarımız bu konuda da gereken mücadeleyi vermiş ve hala da vermektedirler.
Tüm dünyada kutlanan Anadil Günü, bu yıl da ilk defa olarak Gümülcine’de de kutlandı. Gümülcine Türk Gençler Birliği’nin düzenlediği etkinliğin sürprizi ise Gagauzlar’ın da aramızda bulunması oldu. Kendileri Hıristiyan olan ancak Türkçe konuşan bu topluluğun kendilerini “Türk” olarak nitelemesi ise çok kişiye şaşırtıcı geldi. Etkinlikte bu insanların ana dilleri Türkçe ile türküler söylemeleri, gelenek ve göreneklerini yaşatmaları anadilleri Türkçe’ye önem verdiklerini göstermiştir ki bu da takdire şayan ve örnek bir davranıştır.
Baskın kültürler altında ezilen, can çekişen azınlıkların bu tür çabalarına katkı sağlamak gerekmektedir. Dilin kendi öz edebiyatının oluşması, konuşulması ve yazılması için de Türkçe gazete, dergi ve radyoların var olması, desteklenmesi en başta gelen konular arasında yer almalıdır. Ekonomik krizi her alanda hisseden Batı Trakya’daki Türkçe basının ayakta kalabilmesi için Türkiye’deki kütüphanelerin, vakıfların, Batı Trakya derneklerinin, üniversitelerin, valiliklerin, belediyelerin v.d. sivil toplum kuruluşlarının destek olması durumunda basın yaşayacaktır.
Şair Mehmet Emin Yurdakul :
“Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.”
Şairin, sanatçının, yazarın ve her duyarlı insanın susmaması için, insanlarımızın öksüz çocuk durumuna düşmemeleri için anadilimiz Türkçe’nin yaşatılması olmazsa olmazlarımız arasında yer almalıdır.